“HASTALIKLARIN % 40’I ÇEVRESEL OLUMSUZLUKLARA BAĞLI OLARAK GELİŞMEKTEDİR”
“İNSANLARIN KİRLETTİĞİ ÇEVREDEN EN ÇOK OLUMSUZ ETKİLENENLER ARASINDA İLK SIRAYI ÇOCUKLARIMIZ ALMAKTADIR”
“ÇOCUKLARDA ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ, DİKKAT EKSİKLİĞİ, OTİZM, HİPERAKTİVİTE GEÇMİŞ YILLARA GÖRE ANLAMLI OLARAK ARTMIŞTIR”
“KİMYASAL- TOKSİK MADDE KİRLİLİĞİ NEDENİYLE ASTIM, KANSER, HORMONAL VE CİNSEL GELİŞİM BOZUKLUKLARI; HAMİLELERDE DÜŞÜK VE ÖLÜ BEBEK DOĞURMA ORANI KAT KAT ARTTI”
ÇOCUKLAR İÇİN HİÇBİR BESİN DEĞERİ OLMAYAN YEMİŞLERDEN UZAK DURULMALI, ONUN YERİNE KABUKLU KURUYEMİŞ VE KURU MEYVELER TERCİH EDİLMELİ”
“FAST FOOD GIDA VE HAZIR GIDA YERİNE, EVDE YAPILAN YEMEKLER TERCİH EDİLMELİ, DIŞARI YEMEĞE GİDERKEN DE KALİTELİ MEKANLAR SEÇİLMELİ”
“MUTFAKTA PLASTİK MALZEME KULLANMAYIN. AYNI ŞEKİLDE ÇOCUKLARINIZ İÇİN PLASTİK BESLENME ÇANTASI, PLASTİK MATARA TERCİH ETMEYİN. PLASTİK MALZEMELERİ EVİNİZDEN ATIN”
Lefkoşa, 30 Aralık 12 (T.A.K/Hasan Karaokçu): Günümüz dünyasının vazgeçilmezi olan katkı maddeli renkli yiyecekler, bilinçli ve bilinçsiz olarak tarım alanında kullanılan kimyasallar ve insanoğluna zarar verecek gerekçesiyle bazı böceklerin öldürülmesi için atılan toksik maddeler içeren ilaçlar, dönüp dolaşıp yeniden insanlığı zehirler duruma geldi.
Çevreye yayılan kimyasalların, kullanılan katkı maddelerinin, günümüz yaşamının vazgeçilmezi olan plastik kullanım kapları ve oyuncakların en fazla çocukları olumsuz yönde etkilediği ve onları doğumdan başlayarak gelişme çağına kadar bir çok hastalık riskiyle karşı karşıya bıraktığı ortaya çıktı.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Çevre Sorumlusu, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nurçin Arıkbuka, TAK muhabirine yaptığı açıklamada, söz konusu tehlikeler ve alınması gereken önlemler konusunda önemli ve aydınlatıcı açıklamalarda bulundu.
“Sağlıklı bir çevrede yaşamak ayrıcalık değil, hepimiz için anayasal bir haktır. Günümüzde çocuklar önceki nesillerden çok farklı ve maalesef bizden çok daha sağlıksız bir ortamda yaşamaktadırlar. Çocuklar erişkinlerden çevre kirliliğinden çok daha fazla olumsuz etkilenmektedirler” diyen Nurçin Arıkbuka, sağlığın, yaşamı kısaltan ve iyilik halini bozan her türlü fiziksel, zihinsel ve sosyal strese karşı koyabilme kapasitesi olduğuna işaret etti.
“KÖTÜ ADAM ROLÜ”
Çevrenin, insanların ve diğer canlıların yaşama ortamını oluşturan hava, su ve toprak olduğunu, bu faktörlerin karşılıklı olarak birbirini olumlu veya olumsuz olarak etkilediğini anlatan Arıkbuka, sağlıklı bir yaşam için öncelikle sağlıklı bir çevreye ihtiyaç olduğuna değinerek, “İnsanlar çevreyi olumsuz olarak etkileyen filmlerdeki gibi kötü adam rolünü oynamaktadır. İnsanların yarattığı sağlıksız çevre şartları gelecek nesilleri de olumsuz olarak etkilemektedir. Sahip olduğumuz hastalıkların % 40’ı çevresel olumsuzluklara bağlı gelişmektedir” dedi.
“EN FAZLA ÇOCUKLAR ETKİLENİYOR”
Dünya nüfusunun % 40’ını yani 3.5 milyarını çocukların oluşturduğunu, çocuklarda büyüme ve gelişmeyi olumsuz etkileyen çevresel faktörlerin iyileştirilmesi ve gerekirse ortadan kaldırılması gerektiğini kaydeden Arıkbuka, çevreden en çok olumsuz etkilenen grupları önem sırasına göre şöyle sıraladı:
“1-Çocuklar
2-Hamile kadınlar ve süt veren anneler.
3-Sistemik bir hastalığı olanlar
4-Yaşlılar
5-Diğer toplum bireyleri”
“AĞIZ YOLUYLA AKCİĞERLERE GİDİYOR”
Günümüzde toplum ve erişkinlerde, büyükanne ve büyükbabalarında olmayan 400’den fazla metabolize edilemeyen kimyasal atık bulunduğunu ve yeni doğan bir çocuğun ilk 5 yaşına kadar bu toksik maddelerin % 70’ine maruz kalmakta olduğunu ifade eden Arıkbuka, bunu şöyle açıkladı:
“Çocuklar ilk bir yaşta ağız solunumu yaptıkları için toksik maddeler direkt ağız yolu ile akciğerlere gitmektedir. Çocukların erişkinlere göre 2 kat daha fazla soluk alıp verdiğini düşündüğümüzde bu tehlike daha fazla artmaktadır.
Çocuklarımız, yerde daha çok vakit geçirmesinden dolayı, yerde daha fazla bulunan toksik maddeler ve partikülleri el-ağız yoluyla vücuduna transfer etmektedir. Bu nedenlerden dolayı çocuğun çevre kirliliğinden olumsuz etkilenimi çok daha fazla olmaktadır.
Çocuklar, anne karnına düştüğü andan itibaren erişkin döneme dek sürekli büyüme ve gelişme halindedirler. Bu dinamizm daha çok olumsuz etkilenime yol açar. Çocuklar biyolojik olarak daha hassastırlar. Toksik maddeleri temizleyen sistemleri olgunlaşmamıştır.
Hamilelik dönemindeki kimyasal maruziyet ile düşükler, organ anomalileri, hücrelerde mutasyon (gelecekte kanser) gelişebilmektedir. 2 yaşına kadar karsinojenik kimyasallara hassasiyet, erişkinden 10 misli, 2-15 yaş arası 3 misli fazladır.
Toksik maddelerin etkileri kalıcı ve geri dönüşümsüzdür.”
AMBALAJLI GİDALAR VE YEMİŞLER
Çocukların, toksik maddeler ve katkı maddesi içeren ambalajlı gıdalar ile yemişleri tüketmesinin de büyük bir dezavantaj oluşturduğu uyarısında bulunan Arıkbuka, bu maddelerden çocukların olumsuz etkilenim sürecini şöyle sıraladı:
“6 aylık bir bebek, vücut ağırlığına göre erişkinden 7 kat fazla su içer. Bu yüzden sağlıklı su tüketimi çocukta çok daha hayatidir.
Çocuklarda toksik maddelerin emilimi çok daha hızlı olmaktadır. Kurşuna ağızdan maruz kalındığında erişkinde emilim %10 iken, çocukta %50’dir.
Çocukların derileri güneş ışınlarına ve toksik maddeler daha çok duyarlıdır.
Pestisitle kontamine olmuş sularda nitrat oranı yüksek saptanır. 1 Litrede 10 miligramın üzerinde nitrat bulunması toksik etkiye yol açabilir.”
ASTIM, KANSER, CİNSEL GELİŞİM BOZUKLUKLARI
Kimyasal- toksik madde kirliliği nedeniyle astım, kanser, hormonal ve cinsel gelişim bozuklukları; hamilelerde düşük ve ölü bebek doğurma oranının kat kat arttığına da dikkat çeken Arıkbuka, “Hamile kalma oranı düşmüştür ve 50 yıl sonra normal yöntemlerle hamile kalınamayacağı iddia edilmektedir. Çocuklarda öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği, otizm, hiperaktivite geçmiş yıllara göre anlamlı olarak artmıştır” dedi.
ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Devletin ve ilgili kurumların alması gereken önlemleri; “Toksik düzeylerle ilgili yasal düzenlemeler mutlaka ülkemizde yapılmalı, yapılırken de kriter olarak fetus ve çocuklar üzerindeki potansiyel toksik etkileri de dikkate alınmalı; Bu durum dikkate alınmadan yapılan düzenlemeler yeniden gözden geçirilmeli; Kamuoyunun bilgilendirilmesi yoluyla üreticiler sürekli uyarılmalı ve uygun düzenlemeler yapılmalı; Çevre sağlığı sorunları belirlenmeli ve bu konuda insan sağlığına olumsuz etki edenler ivedilikle çözümlenmeli; Çevre sağlığının çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri üzerine ciddi araştırmalar yapılmalı” şeklinde sıralayan Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Çevre Sorumlusu, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nurçin Arıkbuka, ebeveynlerin alması gereken önlemler konusunda ise şu önerilerde bulundu:
EBEVEYNLERE ÖNERİLER
“Ebeveynler, çocukların maruz kalacağı kapalı ortamlarda sigara tüketmemelidir. Özellikle 0-2 yaş grubu çocuk olan evlerde mümkünse kokusuz ve insana toksik etkisi olmayan temizlik malzemeleri (lisanslı organik ürünler) kullanılmalı; şampuan olarak da kokusuz ve bitkisel ürünler tercih edilmeli; katkı maddesi içeren çoğu ambalajlı veya konserve gıdalardan olabildiğince uzak durulmalı; çocuklar için hiçbir besin değeri olmayan yemişlerden uzak durulmalı, onun yerine kabuklu kuruyemiş ve kuru meyveler tercih edilmeli; asitli içecek ve ambalajlı boya maddesi içeren meyve suları yerine, taze meyve suyu, ev limonatası veya ayran tercih edilmeli; satın alınan suların cam şişe veya cam dabacana olması çocuklar için çok daha sağlıklı bir seçim olacaktır. (Suyun en sağlıklı muhafaza alanı cam kaplardır). Çocuklarda giyecek olarak daha çok yüzde yüz pamuklu giysiler tercih edilmelidir; oyuncak seçiminde, ahşap veya toksik madde içermeyen malzemelerden yapılmış ürünler tercih edilmeli; çocuklu aileler evlerinin çevresinde bulunan baz istasyonlarının bölge dışına taşınması için mücadele vermeli; evlerde aynı anda birçok elektrikli eşya kullanmamaya dikkat edilmeli; arabalar mutlaka egsoz emisyon testinden geçirilmeli; fast food gıda ve hazır gıda yerine, evde yapılan yemekler tercih edilmeli, dışarı yemeğe giderken de kaliteli mekanlar tercih edilmeli; sebze ve meyveleri eğer bahçeniz varsa kendiniz yetiştirin veya tüketeceğiniz meyveleri tanıdıklarınızdan tedarik edin. Hayvansal ürünleri de bildiğiniz ve ilgili kurumlar tarafından onaylı yerlerden satın alınız. Mutfakta plastik malzeme kullanmayın, aynı şekilde çocuklarınız için plastik beslenme çantası, plastik matara tercih etmeyin, plastik malzemeleri evinizden atın. Yemekleri pişirmek için seramik veya toprak kap kullanın. Çocuklarınız için kokulu ve renkli kırtasiye malzemeleri tercih etmeyin. Evinizin pencereleri için PVC yerine ahşap tercih edin, çünkü PVC insana ve çevreye en çok zarar veren plastik çeşididir; Özellikle erkek bireyler, dizüstü bilgisayar kullanımını bacaklarının üzerinde tutarak kullanmamalı, çünkü sıcaklık 70 dereceye kadar çıkıyor ve sperm kaybına neden oluyor. Cep telefonu 12 yaş altı kullanımı için uygun değildir, erişkinler de kulaklık kullanmalı, yatak odalarına cep telefonlarını koymamalı ve gece kapatmalıdır.”
KAYNAK:http://www.turkajansikibris.net/index.php/lang/tr/cat/249/news/118532