Cıva tehdidi

Çöpe atılan ampuller ya da aletlerdeki cıva uygun şekilde ayrıştırılmadığı zaman insan sağlığı için büyük bir risk oluşturuyor.
Avrupa Birliği de bu zehirli maddeyi zehirsiz bir maddeyle değiştirmenin yollarını arıyor.

Hayatımızda kullandığımız birçok cihaz cıva içeriyor. Floresan ve enerji tasarruflu lambaların yanı sıra elektronik aletler, termik santraller, çöp yakma tesislerindeki atık gazlardan sanayi atıklarına kadar her yerde cıva bulunuyor. Doğaya bilinçsizce atıldığı zaman besin zinciri aracılığıyla insana geri dönen bu madde, kan, doku ve kemiklere yerleşiyor. Peki, cıva nasıl atık maddelerden ayrıştırılıp, güvenli bir şekilde imha edilebilir?

Kalkınmanın eşiğindeki çoğu ülkede, özellikle elektronik aletlerin ve ampullerin profesyonel olmayan bir biçimde imha edilmesi sırasında cıva, insan sağlığı için büyük bir tehdit oluşturuyor. Alman Federal Çevre Dairesi Başkanı Jochen Flasbarth, kısa bir süre önce Hindistan’ı ziyaret ederek bölgede yeniden dönüşüm yöntemlerini gözlemledi.

Flasbarth, gözlemlerini, “Orada evlerde bilgisayar, elektronik aletler ve aynı zamanda ampullerle, azımsanamayacak bir ölçüde çocukların elle çalıştığını görüyorsunuz. Sağlık konusundaki zararları ya da zararlı madde emisyonları konusunda hiçbir bilgi yok. Gördüğünüz şey çok korkutucu” sözleriyle aktardı.

Avrupa Birliği, bu şekilde çalışan insanları korumak için 2011 yılının mart ayında cıva ihracatına yasak koydu. AB sınırları içerisinde, civanın çevreye zarar vermeyecek şekilde imha edilmesi gerekiyor. Bunun nasıl yapılabileceğini Essen’da yer alan Almanya’nın en büyük floresan lamba dönüşüm firması DELA’nın çalışmalarından öğreniyoruz.

Öncelikle bir kamyonla kentin atık toplama merkezinde bulunan lambalar firmaya getiriliyor. Bir forklift sürücüsü, lambaları yükleme alanından alıp bir kaç metre yukarı kaldırıyor. Ve hepsini belirlenen yere boca ediyor. Lambalar büyük bir makine içinde toplanıyor. Havayı emen bir alet kullanılması, sürücünün zehirli cıva solumamasını sağlıyor. DELA firmasının yöneticisi Christian Bonmann, kırılan camların ise borular aracılığıyla bir cam kırığı yıkama tesisine aktarıldığını belirtiyor: “Orada, parçalara ayrılmış lambalar, fosfor tozundan arındırılıyor. Kırıkları temiz suyla yıkıyor ve zararlı maddeden arındırılmış cam parçaları elde ediyoruz. Bunlar yeniden üretim sürecine hazır hale geliyorlar. Metal ve cam filtreden geçirilerek ayrılıyor. Metal bölümleri metalle çalışan sanayi kollarına gönderiyoruz. Cam parçaları da üreticilere geri gönderiliyor.”

Temiz cam ve metalin yanı sıra, beyaz bir balçık da ortaya çıkıyor. Oldukça da değerli çünkü nadir elementler arasında yer alan itriyum ve evropiyum içeriyor. Bu balçıktan aynı zamanda cıva da elde ediliyor.

Cıvayı fosfordan ayrıştırmak için balçık bir vakumlu kurutucuya aktarılıyor. Bu, tıpkı bir çamaşır kurutma makinesi gibi bir işleve sahip. Balçık kurutulduğu zaman bir vakum içine yerleştiriliyor ve 370 derecede ısıtılıyor. Cıva burada buharlaştırılıyor. Daha sonra buharı sıvıya dönüştürücü bir sistem vasıtasıyla, bir yanda cıva bir yanda da fosfor elde ediliyor. Ampul üreticileri bunları daha sonra kullanabiliyorlar.

DELA sadece, floresan lambalarından cıva elde etmiyor. Termik santraller ve çöp yakma tesislerinden getirilen filtreler de benzer şekilde bir işlemden geçiriliyor. Burada tıpkı ampullerde olduğu gibi sonuçta değerli bir balçık ortaya çıkıyor. Bu balçıkta cıvanın yanı sıra molibden de yer alıyor.

KAYNAK : http://www.yeryuzuhaber.com/civa-tehdidi-haberi-32587.html