Tek ocak, tek çatı

Taş ocaklarının yarattığı tahribat tüm kesimler tarafından tartışılmaya devam ederken, Kıbrıs Türk Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, taş ocaklarındaki sorunun giderilebileceği yeni bir öneri sundu:
TEKEL BİR ŞİRKET… Taş ocakları sorununa alternatif getiren Kıbrıs Türk Mütahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, tüm taş ocakları işletmecilerinin ortak olacağı tekel bir şirket kurulmasını önerdi. Gürcafer, birim fiyatlarının devlet tarafından kontrol edilerek tespit edileceği bu sistemin, görsel kirlilik yaratmayacak ve kaynağı 50-60 yıl boyunca ülke ihtiyacını karşılayacak bir taş ocağı çalıştırılmasını ve geriye kalan taş ocaklarının da projelendirilerek yeşillendirilmesinin öngörüldüğünü kaydetti

L KREDİYLE OLUŞTURULACAK DÖNER SERMAYE… Taş ocaklarında tekel bir şirket kurulması halinde çevre katliamına son verileceğinin altını çizen Gürcafer, sistemin ekonomik sıkıntı içindeki taş ocaklarının da daha kârlı bir ekonomik politika gütmelerine yardımcı olacağını vurguladı. Söz konusu proje için çok fazla paraya ihtiyaç olmadığını belirten Gürcafer, gerekli finansmanın hibe değil, kredi olarak sağlanması durumunda oluşacak döner sermayeyle hem ihtiyaç olan tazminatların hem de yatırımların karşılanabileceğini vurguladı

Ergül ERNUR

Beşparmakları boydan boya kemiren ve “yüzyılın çevre felaketi” olarak adlandırılan taşocakları sorunu, birçok kesim tarafından eleştirilirken bazı kesimler de alternatif çözüm önerileri üretilmeye çalışılıyor.

Bilim adamları alternatiflere dönülmenin zorunlu olduğuna işaret ederken, modern metotların kullanılması gerektiğini de dile getiriyor.

Bu çerçevede çözüm arayışı içerisine girerek taş ocakları sorununa alternatif getiren Kıbrıs Türk Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, tüm taş ocakları işletmecilerinin ortak olacağı tekel bir şirket kurulmasını önerdi.

Gürcafer, birim fiyatlarının devlet tarafından kontrol edilerek tespit edileceği bu sistemin, zarar etmeyecek karlı bir tesise dönüşeceğini savunuyor.

Görsel kirlilik yaratmayacak ve 50-60 yıl boyunca ülke ihtiyacını karşılayacak kaynakta olabilecek bir taş ocağı çalıştırılmasını öngören sistemde geriye kalan taş ocaklarının da projelendirilerek yeşillendirilmesi öneriliyor.

Taş ocaklarında yaratılacak tekelin, devlet kontrolünde ülkenin ihtiyacı olan malzemeyi görsel kirlilik yaratmadan karşılayabileceği belirtilen önerinin siyasi irade ve akıllı bir ekiple yürütülebileceği vurgulandı.

Kıbrıs Türk Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, taş ocaklarının “yasakçı bir yaklaşımla” karşı karşıya kalmasını onaylamadıklarını belirterek projenin maliyetinin de fazla olmadığına dikkat çekti.

Gürcafer, gerekli finansmanın hibe değil, kredi olarak sağlanması durumunda oluşacak döner sermayeyle hem ihtiyaç olan tazminatları hem de yatırımların karşılanabileceğinin altını çizdi.

Birlik olarak taş ocaklarıyla ilgili önerilerini Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Mustafa Gökmen’e iletmek için birçok defa randevu talebinde bulunduklarını kaydeden Gürcafer, bugüne kadar kendilerine ne olumlu ne de olumsuz bir cevap verilmediğini de söyledi.

“Birim fiyatları da devlet tarafından kontrol edilerek tespit edilecek”

Kıbrıs Türk Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, taş ocakları sorununa kendilerinin daha gerçekçi baktığını belirterek ihtiyacı karşılayacak, görsel kirliliği ortadan kaldıracak ve doğanın yok olmasını engelleyecek bir formül arayışı içerisinde olduklarını söyledi.

İlk teorinin, dağın görünmeyen kısmında bir yer belirlenmesi ve taş ocaklarının oraya taşınması olduğunu kaydeden Gürcafer, bu önerinin ekonomik açıdan taşıdığı külfet nedeniyle tercih edilmediğini ifade etti.

Kıbrıs Türk Müteahhitler Birliği olarak önerilerinin ve devletin üzerinde durması gereken modelin “tekel” oluşturulması olduğuna vurgu yapan Gürcafer, “Bu tekel, tüm taş ocakları işletmecilerinin ortak olacağı bir şirket şeklinde olacağı gibi birim fiyatları da devlet tarafından kontrol edilerek tespit edilecek” dedi.

Görsel kirlilik yaratmayacak ve kaynağı 50-60 yıl boyunca ülke ihtiyacını karşılayacak bir taş ocağının çalıştırılmasını öngördüklerini söyleyen Gürcafer, diğer taş ocaklarına da bir yıllık teraslama (taş ocaklarını teras şekline getirerek ağaçlandırma) projesi verileceğini kaydetti.

Döner sermaye modeli

Projedeki esas noktanın taş ocağı firmalarının bir çatı altında toplamak olduğuna işaret eden Cafer Gürcafer, sistemin döner sermaye modelinde yapabilmesi durumunda ihtiyaç olan tazminatların cepten para çıkmadan karşılanabileceğini vurguladı.

Taş ocaklarında milyonlarca dolar yatırımın bulunduğuna da işaret eden Cafer Gürcafer, sistemin çekirdeği oluşturulduktan sonra taş ocakları sahiplerini bir araya toplayarak yöntem konusunda anlaşmaya varılması gerektğini söyledi.

İşletmecilerle varılan uzlaşı sonrasında sistemin detayına inilmesi gerektiğini de dile getiren Gürcafer, yöntemin karlı olacağından taş ocakları işletmecileri tarafından bu önerinin reddedilmeyeceğine inandığını kaydetti.

Taş ocaklarında tekelleşmeye gidilmesi halinde çevre katliamına bir son verileceğinin altını çizen Gürcafer, sistemin ekonomik sıkıntı içindeki taş ocaklarının da daha karlı bir ekonomik politika gütmelerine yardımcı olacağını vurguladı.

Söz konusu proje için çok fazla paraya ihtiyaç olmadığını belirten Gürcafer, yaratılacak bir takım kredi imkânlarıyla bu çatının oluşturulabileceğini ifade etti.

“Yasakçı anlayışa karşıyız”

“Siyasi irade ve akıllı bir ekiple bu proje hayata geçirilebilir” diyen Cafer Gürcafer, yasakçı yöntemlerle taş ocakları sorununa çözüm bulunmasına karşı olduklarını da dile getirdi.

Devletin verdiği izinler ve güvence neticesinde taş ocaklarına milyon dolarlık yatırımlar yapıldığını söyleyen Gürcafer, taş ocakları işletmecilerinin devletin verdiği teşvikle bu yatırımlar yaptığının altını çizdi.

“Yasakçılık anlayışıyla” bu sorunun çözülmesine müsade etmeyeceklerini belirten Gürcafer, geçmişte benzer bir uygulamayı yaşadıklarını ve bu işten geçimini sağlayan birçok firmanın mağduriyet yaşadığını anımsattı.

1980’li yllarda Güzelyurt bölgesinde yıllarca derenin içerisinden çakıl ve kum çıkartıldığını söyleyen Gürcafer, o dönemin hükümetinin bir gecede “biz buradan malzeme üretilmesini yasaklıyoruz” dediğini anlattı. Gürcafer, bu yasağın ardından ne firmaların tazmin edildiğini ne de özel bir yaklaşım içine girildiğini de ifade etti.

Geçmişte yaşanan bu olayın bugün yeniden tekararlanmasından endişe duyduklarını belirten Gürcafer, tek şirket kurulması önerisiyle sorunun çözüleceğine inandıklarını vurguladı.

“Devlet, firmaları teşviklendirdi”

Kısa bir süre önce Taş Ocakları Birliği’nin kendilerini ziyaret ettiğine de söyleyen Gürcafer, işletmecilerin haksız yere saldırıya maruz kaldıkları ve topluma “çevre katili” gibi lanse edilmelerinden dolayı sıkıntı yaşadıklarını dile getirdiklerini belirtti.

Taş ocakları işletmecilerinin devletin verdiği izinlerle yatırım yaptığını yineleyen Gürcafer, devletin taş ocakları işletmecilerini “Güney Kıbrıs’a satış yapacağız” söylemiyle sınır kapıları açıldığında üretim kapasitelerini arttırmaları yönünde teşvik ettiğini söyledi.