Bir süredir basınımızın gündeminde yer alan taş ocakları, ülkemizin yıllardır yaşadığı ciddi çevre sorunlardan bir tanesidir. Taş ocakları yarattığı görsel kirliliğin yanısıra, toz, gürültü ve sarsıntılarla bölgedeki tüm canlı yaşamını etkilemekte, bulunduğu bölgeye göre toprak, yeraltı ve yer üstü su kaynaklarını etkileyebilmektedir. Ayırca taş ocaklarından meydana gelen atıklar da gelişi güzel yerlere dökülerek sadece kendi bölgelerini değil, komşu ve diğer bölgeleri de etkileyebilmektedir.
Yıllarca devam eden ve şikayet konusu olan soruna çözüm bulunması amacı ile 2004 yılında dönemin hükemetinin aldığı karar ile en büyük sorun olarak görünen kırma-kum çakıl ocaklarında basamak sistemine geçilmesi konusunda karar alınmıştır. Annan planı ile başlayan hızlı ve plansız gelişmeyle sektördeki işlerde artış görünmüş ve üretim miktarları katlanmaya başlanmıştır. Üretimdeki artış ve çalışma sisteminin değiştirilmesi ile sorunlar da artmaya başlamıştır. Hatta bazı ocaklarda geriye dönüşü olmayan etkiler oluşmuştur.
Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığının kurulması ile sektörle ilgili yapılan çalışmalarda ve denetlemelerde artış olmasına rağmen bugüne kadar istenen hedeflere ulaşılamamıştır. Sözleşmelerin yenilenmesi için daha şeffaf bir yöntem seçilmiş ve teknik kriterlere göre bu işlemler yapılmasına rağmen yine de istenen hedeflere tam olarak ulaşılamamıştır.
Mevcut ocaklarda yaşanan sorunlar göz önünde bulundurularak son günlerde yine gündeme gelen Altınova bölgesindeki IPSARO TEPESI alçı ocaklarının bu aşamada işletmeye alınmasının yanlış olacağı aşikardır. Mevcut sorunları çözmeden, iyi bir fizibilite çalışması yapmadan, çevre ile ilgili iyi bir değerlendirme yapmadan bu bölgede işletmelerin faaliyetlere geçmesi çok büyük bir çevre tahribatına neden olacaktır.
Taş ocakları sektörü inşaat sektörü ile birebir ilişkili olduğundan sektörün istenilen şekilde geliştirilebilmesi için inşaat sektörünün de planlı ve düzenli gelişmesi kaçınılmazdır. Özellikle toplumdaki birçok sivil toplum örgütünün ve kuruluşların görüş bildirdiği bu dönemde Odamız sorunu asgariye indirmek için bir takım öneriler geliştirmiştir. Bu önerilerin kamuoyu ile paylaşılması ve ilgili diğer paydaşların da katkıları ve desteği ile önerilerin hayata geçirilmesi taş ocaklarında yaşanan ve yaşanacak bazı sorunları en aza indirecektir. Odamızın önerileri aşağıdaki gibidir:
1- Sadece taş ocaklarının değil plansız yapılaşmanın önüne geçilmesi için ÜLKESEL FİZİKİ PLANLAMA ve fiziki plana uyumlu İMAR PLANLARININ hazırlanması doğal kaynaklarımızı ve çevremizi korumak için hayati öneme sahiptir.
2- Tüm taş ocakları, ülkenin ihtiyacı, konum, kapasite ve işletme biçimi olarak yeniden değerlendirilmeli, gereksiz olanlar kapatılmalı ve/veya birleştirilmelidir. Yeni taş ocağı izni kesinlikle VERILMEMELI, verilenler de yeniden değerlendirilmelidir.
3- İngiliz döneminden kalma taş ocakları yasası ve yasaya bağlı tüzüklerin yenilenmesi ve eksik olanların çıkarılması, sözleşmelerin günümüz şartlarına göre düzenlenmesi ve bu sözleşmelere çevresel şartların eklenmesi gereklidir.
4- Taş kullanımını azaltabilecek alternatif yapılar (ahşap, çelik, kerpiç vs) ve sürdürülebilir binalar tartışılmaya başlanmalıdır.
5- Taşocağı işletmeleri yıllık işletme ve çevresel önlem planları hazırlamalıdır. Bu projelere Jeoloji, Maden ve Metalurji Mühendisleri Odası ve Çevre Mühendisleri Odasınca vize verilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
6- DÜZENLİ bir GENEL DENETLEME mekanizması oluşturulmalıdır. Tarımsal topraklar, orman, peyzaj, gürültü, toz emisyonu, yer sarsıntısı (vibrasyon) ve su kaynaklarının korunması konularında gerekli denetim mekanizmaları oluşturularak düzenli denetlemeler yapılmalıdır. Kurallara uymayanlara gerekli cezayi müeyyide uygulanmalıdır.
7- Taşocaklarındaki izleme ve denetimin yapılabilmesi için ilgili kurumların kurumsal kapasiteler güçlendirilmelidir.
8- Taşocağı işletmelerinden çıkarılan her ton malzeme başına belli bir miktar maddi kesinti yapılmalı ve bir fon oluşturularak çevresel bozulmaların iyileştirilmesi için kullanılmalıdır.
9- Taş ocaklarının ruhsatları için alınan yıllık kira bedelleri yeniden gözden geçirilerek gerçekci seviyeye çıkarılmalıdır.
10- Devletin örnek olması düşüncesi ile Karayolları Dairesine bağlı ocaklar kurallara uygun çalıştırılmalıdır. Hali hazırda basamak sisteminde çalışamayacak ve çok kötü bir durumda olan Değirmenlik bölgesindeki taş ocağı için işletme planı hazırlanmalı ve ocak bu plana göre işletilmelidir.
11- Çalışma sırasında alınması gereken tüm çevresel önlemlerin alınması gereklidir.
12- Mevcut ocakların rehabilitasyonu ile ilgili gerekli çalışmalara bir an önce başlanmalıdır. İşletme uygulamaları kolay rehabilitasyona olanak verecek şekilde yapılmalıdır.
Bu önlemlerin sivil toplum ve halk ile paylaşılması önlemlerin daha şeffaf ve daha uygulanabilir olmasını sağlayacaktır. Ocakların bir ihtiyaç olduğunu unutmadan, ihtiyaç oranında, çevresel önlemlerin alındığı çağdaş standartlarda ocakların işleyeceği, çevreyi kirletenlerin “kirleten öder” prensibine göre gerekli yaptırımların uygulanacağı ve mevcut tesislerin de nasıl rehabilite edileceği iyice düşünülerek gerekli adımların İVEDİLİKLE planlanıp uygulanmaya konulması gereklidir.
Saygılarımızla,
Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu