Ülkemizde yaşadığımız birçok çevre sorununun nedeni plansız yapılaşmadır. Enerji, katı atık, su temini, atık su, gürültü ve daha bir çok sorunun kaynağı yaşanan planlama eksiklikleridir. Basına yapılan açıklama ile öğrendiğimiz, Bakanlar Kurulunun emirnameleri kaldırılması haberi, İçişleri Bakanı ve Müsteşarının yaptığı açıklamalarla düzeltilmiş ve kaldırılmanın değil değiştirilmenin söz konusu olduğu bilgisi bizlere ulaşmıştır. Hal böyle iken kafalar karışmış ve her kesimden değişik fikirler ortaya atılmıştır.
Odamıza göre emirnamelerin kaldırılması düzensiz yapılaşmayı kamçılayacak, kabul edilemez bir davranışdır. Alınacak böylesi karar TARİHİ bir hata olacaktır.
Plansız yapılaşmanın önüne ancak hazırlanabilecek Fiziki Planlar ile geçilebilir. Bu nedenle bu aşamada yapılması gereken ilk şey “Ülkesel Fiziki Planın” hazırlanmasıdır. İlgili tüm paydaşlarla beraber katılımcı bir şekilde hazırlanacak Fiziki Plan bizlere geleceği de inşaa etmede büyük yararlar sağlayacaktır.
Emirnameler geçici planlama enstürmanları olup, acil durumlarda hızlı düzenlemeler yapmak amacıyla kullanılır. Emirnamelerin kaldırılmak yerine belli bir süre sonra İmar Planlarına dönüştürülmesi gereklidir. Burada da yapılması gereken emirnamelerin kaldırılmasını değil, tam aksine imar planları ile detaylandırılması ve kalıcı ve imar planların hayata geçirilmesidir.
Annan Planı dönemi yaşanan hızlı yapılaşmayı düzenlemek amacıyla bazı bölgeler için emirnameler çıkarılmıştı. Ancak o dönemde de Oda olarak defalarca belirttiğimiz gibi emirnamelerin yetersiz olduğu ve gerçekleşen yapılaşmanın sürdürülebilir olmadığı bugün rahatlıkla görülüyor. Bugün inşaat sektörü temsilcilerinin belirttiği gibi onbin civarında evin alıcı aramakta ve yapılan yatırımlar atıl durumda beklemektedir. Emirnamelerin kaldırılması mı inşaat sektörünü kurtaracaktır? Hayır. Tam aksine yeni binlerce sahipsiz, altyapısız, atıl inşaatlar yaratılacaktır.
Bir kez daha belirtmek isteriz ki emirnameler kaldırılmamalı, aksine imar planları ile detaylandırılmalıdır. Bir an önce “Ülkesel Fiziki Plan” hazırlanmalıdır. Tüm planların hazırlanmasında katılımcılık ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri ön planda olmalıdır. Aksi bir durumda, yaşadığımız çevre sorunlarına yeni sorunların eklenmesi, varolanların ise büyümesi ve dönülmez noktaya gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Çevre Mühendisleri gelişime karşı değildir. Ekonomik gelişime de karşı değildir. Ancak gelişim, plansız ve altyapısız olduğu takdirde sürdürülemez ve bugün yaşadığımız sorunlar büyüyerek ülkemizi yaşanamaz bir yer hale getirir. Emirnameler, Ülkesel Fiziki Plan ve İmar Planları hazırlanana kadar yürürlükte kalmalı, gerekirse değiştirilerek iyileştirilmelidir.
Emirnamelerin değiştirilmesi çalışmlarına ilgili paydaş olan Çevre Sivil Toplum örgütleri de dahil edilmeli ve onların da görüşleri dikkate alınmalıdır. Çevre göz ardı edilerek yapılabilecek her türlü değişikliğin ileride telafisi olamayabilecektir. Unutulmamalıdır ki, yanlış alınacak her kararın sonucu, geleceğimiz olan çocuklarımızı ve torunlarımızı etkileyecektir.
Saygılarımızla,
Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu