5 Haziran günleri, yüzü aşkın ülke tarafından kutlanan “Dünya Çevre Günü”, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği tarafından 1972 yılında Stokholm’da gerçekleşen konferans sonucu doğmuştur. Bu günün doğmasındaki amaç, ülkelerdeki çevre bilincini artırmak, politikacıların çevre konusuna dikkatlerini çekmek ve çevreyi de göz önünde bulundurarak, hareket etmelerini sağlamaktı.Doğal kaynakların hızlı tüketimi, sera olayına neden olan gazların üretiminde artış ve buna bağlı iklim değişiklikleri, kullanılabilir su kalitesinde düşüş, akiferlerin kirlenmesi, denizlerin kirlenmesi, biyolojik çeşitlilikte azalış dünyadaki sorunlardan bazılarıdır.
İşte bu sorunlar nedeniyle bu yılın sloganı “İklim Değişikliği ile Mücadele için Birleşelim: Sizin gezegenizin size ihtiyacı var” olarak belirlenmiş ve küresel ısınma ve iklim değişikliği konularına karşı birlikte mücadele edilmesi istenmiştir. Ayrıca, Kopenhag’ta yapılacak olan yeni iklim değişikliği antlaşması öncesinde ülkelerin komu ile ilgili dikkatini çekmek ve ormanların geliştirilmesi ve iyi yönetilmesi konusunda farkındalık yaratılmak istenmiştir. BM Çevre Programı bu yıl bu amaçla 7 Milyar ağaç dikimi hedefi ortaya koymuştur.
Ülkemizeki durumu değerlendirdiğimizde ise iklim değişikliğine etkisi dünya ölçeği ile kıyaslandığı zaman yok denecek kadar azdır. Ağır sanayi faaliyetlerinin noksanlığı, sera gazı salınımlarını kısıtlı olmasını sağlamaktadır. Sera gazı üreten en büyük kaynak, termik santraller, çok az miktarda bulunan sanayi, trafikteki araçlar, çöp alanlarında çıkan yangınlar ve anız yangınları olarak gösterilebilir.
Ancak iklim değişikliğinden K.K.T.C.’nin etkilenmesi ise çok büyük olacaktır. IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) raporunda değişik senaryolarda belirtildiği üzere Akdeniz, küresel ısınmadan en fazla etkilenecek bölgelerden birisi olacaktır. Sıcaklık yükselmesi ve yağış azalması, bu bölgede diğer bölgelere göre daha fazla olacaktır. Özellikle Kıbrıs’ın bir ada olması ve Akdeniz’de bulunması bu etkiyi artıracaktır. İklim değişikliğinin Kuzey Kıbrıs’a en büyük etkisi susuzluk olacaktır. Acil önlemler alınmadığı takdirde, önümüzdeki yıllarda kullanım ve içme amaçlı su bulmak çok zor olacaktır. Susuzluk nedeniyle, tarım alanlarındaki üretimde düşüş ve bu alanlarda bir azalış meydana gelecektir. Ayrıca susuzluk ve sıcaklık yükselmesi, orman alanlarında da azalışa neden olacaktır. Bu etkilere ek olarak, biyolojik çeşitlilikte azalış ve canlı yaşamında zor şartların meydana gelmesi beklenmektedir. Tümünün birleşmiş etkisi ise, adanın büyük bölümünün çölleşmesi şeklinde olacaktır.
Bu bilinçle, iklim değişikliğine karşı gerekli önlemler için acilen planlar ve programlar hazırlanmalı ve bir an önce uygulanmaya konmalıdır. Uluslarası işbirliği için gerekli girişimler hızlı bir şekilde başlatılmalı ve bu global soruna diğer ülkelerle işbirliği içerisinde hazırlanmalıdır.
Ülkemizde çevre sorunları her geçen gün artmakta ve insan sağlığını tehtid eder boyutlara ulaşmıştır. Susuzluk, atık su kirliliği, katı atıkların kontrolsüz bertarafı, teknecik santralinin yarattığı hava kirliliği, Gemikonağı Maden Atıkları ve daha buraya yazamadığımız çeşitli çevre sorunları….
Bu nedenle bir kez daha belirlemek isteriz ki, bir an önce “ÇEVRE DENETİMİ SEFERBERLİĞİ” başlatılmalı ve çevre suçluları cezalandırılmalıdır. Daha fazla geç kalmamalıyız.
Umarız ki, önümüzdeki yıllarda, daha duyarlı halkımız ve idarecilerimizle daha kaliteli ve daha temiz bir çevrede yaşarız.
Saygılarımızla,
Çevre Mühendileri Odası Yönetim Kurulu