Ekim ayında meydana gelen ve günlerce yazılı ve görsel medyada yer alan Girne Arıtma Tesisi’ndeki kaza Odamız tarafından yakından takip edilmektedir. Kaza sonrası yetkililerin yaptığı tüm açıklamalarda gerekli olan herşeyin bir an önce yapılacağı ve sistemin Ocak ayı içerisinde hizmete alınacağı yönünde olmuştur.
Ancak geçen iki ay süresince yapılan çalışmalardan, tesisin ancak yarı kapasite ile Ocak ayında işletilmeye başlanabileceği, geriye kalan diğer yarısının hizmete girebilmesi için ek kaynağa ihtiyaç olduğu tespit edilmiştir. Önümüzdeki yaz döneminde, arıtma tesisin tam kapasite ile hizmete girebilmesi ve bölgede atıksu sorunu yaşanmaması için, gerek Girne Belediyesinin, gerekse hükümetin bir an önce konuya gerekli duyarlılığı göstererek finansman sorununu çözmeli ve ikinci tesisin inşaasına bir an önce başlamalıdır.
Ayrıca projede Odamızca tespit edilen bazı eksik noktalar vardır. Tüm çağdaş ülkelerin yaptığı gibi istenilen standartlarda elde edilecek atıksuyun, arıtıldıktan sonra yeniden kullanılması, bizim gibi su fakiri olan bir ülkede hayati bir konudur. Ayrıca, yıllardır denize yüzeysel yapılan deşarjın, gerekli projelendirme yapılarak derin deniz deşarjı olacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Bu eksikliklerin giderilmesi çok önemlidir.
Ülkemizde üzülerek görkmekteyiz ki Lefkoşa’nın nüfus olarak %75’ine hizmet veren kanalizasyon sistemine ek olarak, Lapta’da ise çok dar bir kısıma hizmet veren kanalizasyon ve arıtma tesisi, Girne’de şu anda yapılmakta olan tesis haricinde merkezi sistemlerimiz yoktur. Burada unutulmamalıdır ki, yapılan arıtma tesisi sadece Girne’deki 10,000 eşdeğer nüfusa hizmet verecek şekilde projelendirilmiştir. Ancak şu an Girne’nin nüfusu gün ve gün artmaktadır. Sadece Girne merkezin 2006 sayımına göre nüfusu yaklaşık 27,000 kişidir. Birleşmiş Milletler Kalkınma programı Girne Bölgesi ve Kıyı Şeridi Master Planında öngörülen kapasite, Girne Atıksu Arıtma Tesisi için 44,000 kişidir.
Bu sorunu çözebilmek için soruna bütünü ile bakmak ile atıksu sorununa köklü çözümler getirebilecektir. Girne bölgesi için çözüm, Esentepe’den Karşıyaka’ya olan bölgeyi kapsayacak merkezi kanalizasyon ve arıtma tesisinin düşünülmesi ve bu düşünceye göre adımlar atılmaya başlanmasıdır. Bu nedenle, hükümetimiz yerel yönetimlere gerekli maddi ve teknik desteği sağlamalı, ülke genelinde merkezi kanalizasyon sistemi ve arıtma tesisleri inşaa edilmesi konusunda öncü olmalıdır. Yerel yönetimler ise bu yardımlar ve kendi imkanlarını kullanarak projeleri hayata geçirmeli, düzgün bir şekilde işletmeli ve gerekli bakımlar yapmalıdır. Ayrıca hem merkezi, hem de yerel yönetimler bu projeleri hazırlayacak ve uygulayacak uzmanları kadrolarında bulundurmalıdır.
Ne yazık ki sadece 2008 bütçesine baktığımız zaman bile, Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı 2008 bütçesinin 2007’den daha az olduğunu görmek, bu gibi projeleri nasıl uygulanacağı konusunda Odamızda soru işaretleri bırakmaktadır. Avrupa Birliği hedefi olan hükümetimiz, bu adımları atacak programları ve projeleri oluşturmalı, çevre altyapı yatırımları için bugüne kadar ayırmadığı bütçeleri ayırmalı ve bir an önce uygulamaya koymalıdır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.