Ülkemizde kurak geçen yıl nedeniyle göletlerin doluluk oranı ortalaması yüzde 18’de kaldı. 18 sulama amaçlı göletten 5’i ise hiç su tutmadı Şebnem FASLIGİL- T.A.K.
Çiftçi ve hayvancı, ekinlerin bir kısmının olsun kuraklıktan etkilenmemesi için gözünü mart ayı yağışlarına dikerken; Meteoroloji Dairesi tahminleri, mart ayı için umut vermiyor. Tahminlere göre, mart ile ağustos ayları arasında, normallerin altında yağış, normallerin 1-2 derece üstünde de hava sıcaklığı bekleniyor.
Kurak geçen yıl nedeniyle göletlerin doluluk oranının yüzde 18 civarında olduğunu da belirten Su İşleri Dairesi Müdürü Mavioğlu, 5 göletin de hala kuru olduğunu ve hiç su tutmadığını söyledi.
1941-1970 ile 1971-2006 periyotları karşılaştırıldığında; KKTC genelinde görülen yüzde 6.7 oranındaki yağış azlığı; ülkedeki su kaynaklarını da olumsuz etkiledi.
2004 yılında yüzde 93 oranında dolu olan göletlerdeki su, daha sonraki yıllarda alçalmaya başlayarak, 2005-2006 yıllarında yüzde 56, 2007’de yüzde 41 ve bu yıl da ocak ayı itibarıyla yüzde 18 oranında oldu.
KKTC, ocak ayında, ortalama olarak metrekareye 23.2 mm ile normal değerlerden yüzde 81.8 az yağış aldı.
Bölgelere bakıldığında ise, 1941-1970 periyodu normaline göre, yağış azlığından en çok etkilenen Kuzey Sahili, Beşparmak Dağları ve Orta Mesarya.
KKTC’de yağış azlığı ve giderek azalan yağış miktarı bulunduğunu belirten Meteoroloji Dairesi Müdürü Fehmi Oktay, bu yıl meteorolojik kuraklığın yanında geçmişe dayalı hidrolojik kuraklık ve tarımsal kuraklık yaşanmakta olduğunu söyledi.
KKTC’nin günlük içme ve kullanma suyu ihtiyacının yaklaşık olarak 75 bin metreküp olduğunu belirten Su İşleri Dairesi Müdürü Yaşar Mavioğlu ise, “Bizim hedefimiz içme ve kullanma suyu ihtiyacının yüzde 25-30’unu deniz suyundan sağlamak; 2035 yılında 54 milyon metreküp suyun deniz suyu ve yüzeyden toparlanacak sulardan karşılanması” dedi.
Yaşar Mavioğlu, Türkiye’den borularla su getirilmesinin hayal bir proje olmadığını da vurgulayarak, “Çalışmalar olumlu yönde ve 2008 içerisinde basına tanıtılacak” dedi.
Su kaynakları mevsim normallerinin altında
Konuyla ilgili olarak TAK muhabiri tarafından görüşleri alınan Su Dairesi Müdürü Yaşar Mavioğlu ise, Kıbrıs adasının, nüfusunun ve sulama alanlarının en az olduğu dönemlerde bile kuraklıktan etkilendiğini belirtti ve “KKTC’de yıllar itibarı ile yaşanan hızlı nüfus artışı ve ekonominin gelişmesine paralel olarak artan su talepleri, su açığını daha da büyük bir problem haline getirmiş bulunmaktadır” dedi.
“Ülkemizde 2007-2008 yılı kış sezonunda gerçekleşen yağışlar mevsim normallerinin % 75-80 altında seyretmiş olduğundan ne yüzey su depolama, yani göletlerimiz yeterli doluluğa ulaşmış ne de akiferlerimiz yeterli beslenme olanağına kavuşmuştur” diyen Mavioğlu, şubat, mart ve nisan aylarında yeterli yağış olmaz ise gerek yüzey su depolarından, gerekse akiferlerden yapılacak içme ve tarımsal su kullanımlarının geçmiş yıllara ait birikimlerin tüketilmesi anlamında olacağına işaret etti.
Mavioğlu, “Bu nedenle temel prensip daha az su tüketimi ve tasarrufu ön planda tutmak olmalıdır. KKTC’de yaşanan veya yaşanacak kuraklık, ürün kaybına, susuzluğa, fiyat enflasyonuna hatta toplu göçlere bile zemin hazırlayan en büyük etken olacak” dedi.
Göletlerin doluluk oranı yüzde 18
Kurak geçen yıl nedeniyle göletlerin doluluk oranının yüzde 18 civarında olduğunu da belirten Mavioğlu, 5 göletin de hala kuru olduğunu ve hiç su tutmadığını söyledi.
Yaşar Mavioğlu, göletlerde bir alçalış trendi bulunduğunu bunun nedeninin de mevsimlerin art arda daha az yağışlı gelmesi olduğunu kaydetti.
Mavioğlu, 2004 yılında yüzde 93 oranında dolu olan göletlerin daha sonra alçalmaya başlayarak 2005-2006 yıllarında yüzde 56, 2007’de yüzde 41 ve bu yıl da ocak ayı itibarı ile yüzde 18 oranında dolu olduğunu ifade etti.
İçme ve kullanma suyunda kaynağın yeraltı akiferleri olduğuna da dikkat çeken Mavioğlu, göletlerin buna katkısının yüzde 7 dolayında olduğunu ifade etti.
33 Gölet
Ülkede 1974 öncesi veya sonrasında yapılan 18’i sulama amaçlı 33 gölet bulunduğunu belirten Mavioğlu, sulama amaçlı göletlerin dolu olması halinde toplam kapasitesinin 16.5 milyon metreküp olduğunu kaydetti. Mavioğlu, sulama amaçlı göletlerin tümünde borulu sistem olduğuna da dikkat çekti.
Öncelikli olan içme suyu
Su İşleri Dairesi’nin öncelikli görevinin içme suyu temini olduğunu ifade eden Mavioğlu, bu nedenle su kaynaklarının kuraklık veya az yağış nedeniyle sürekli hırpalanmakta olduğunu kaydetti.
Daha derinden su çekmenin hem enerji kaybı, hem daha fazla para hem de kalitesiz su demek olduğunu belirten Yaşar Mavioğlu, “Bu nedenle bizim pozisyonumuzda olan diğer dünya ülkeleri gibi alternatif su kaynakları arayışına girdik” dedi.
Deniz suyu arıtma
Malta’nın içme suyunun yüzde 70’inin deniz suyundan elde edildiğine dikkat çeken Mavioğlu, KKTC’de bunun ilkinin Bafra bölgesinde gerçekleştirildiğini, günde 2 bin metreküp tatlı su sağlanmakta olduğunu söyledi.
Bunun belirli bir maliyeti de beraberinde getirmekte olduğunu, Bafra’da 1 metreküpün 0.97 dolara temin edilmekte olduğunu belirten Yaşar Mavioğlu, deniz suyundan arıtma konusunda ikinci bir ihaleye çıkıldığını ve bunun da kuraklıktan en çok etkilenen Gazimağusa bölgesine kurulacağını ifade etti.
Bu tesisinin 6-7 ay sonra, yaz sezonunda devreye gireceğini vurgulayan Mavioğlu, “İhale 5 bin metreküp su için yapıldı ama kuraklık ve bu su açığının kapatılması için 10 bin olarak dizayn ediliyor. Belki bitim aşamasına gelmeden daha büyük rakamlara çekilebilir” dedi.
Üçüncü bir deniz suyu arıtma tesisinin ise Teknecik Santrali’nin yanına düşünüldüğünü kaydeden Mavioğlu, bunun sahil şeridine, Girne’nin doğu kısmına rahatlama sağlayacağını söyledi.
Mavioğlu, başka bir alternatifin de atık suların arıtılması olduğunu belirterek, arıtılan suyun, sulama amaçlı kullanımının yanı sıra yeraltı akiferlerine enjekte edilerek Güzelyurt bölgesinden deniz suyu girişinin durdurulmasında yararlanılabileceğini dile getirdi.
Yüzey sularından yararlanma
Orta vadede hedeflerinin yüzey sularından yararlanma olduğunu da kaydeden Mavioğlu, şöyle devam etti:
“Güzelyurt bölgesindeki derelerin üzerine yeni göletler yaparak Yeşilırmak’tan Yedidalga’dan Lefke, Çamlıköy, Çamlıdere’ye kadar olan kısımda bir dizi yüzey sularının toparlanması projesi var. Bu proje onay aldıktan sonra gerçekleşmesi durumunda, yaklaşık olarak 20 milyon metreküp yılda suyun toparlanıp, sulama ve içme maksatlı olarak kullanılması planlanıyor.”
Borularla su hayal değil
Herkesin hayali olan borularla Türkiye’den su getirilmesi projesinin de son aşamasına gelindiğini ifade eden Mavioğlu, bunun uzun vadede oluşmasının KKTC’nin çehresini tamamıyla değiştireceğini belirtti.
Bu projenin gerçekleşmesi ile suyun orta Mesarya’ya kadar uzatılabileceğini kaydeden Mavioğlu, “Bu hayal bir proje değil. Çalışmaları olumlu yönde ve 2008 içerisinde basına da tanıtılacak” dedi.
Proje ile 75 milyon metreküp suyun Türkiye’nin Dragon Çayı’ndan alınarak Anamur üzerinden deniz içerisinden döşenecek borularla KKTC’nin Güzelyalı yöresine getirileceğini anlatan Mavioğlu, Geçitköy göletinin, proje kapsamında daha sonra büyütülerek baraj haline getirileceğini, suyun iletim ve dağıtım ağı ile KKTC’ye dağıtılacağını belirtti.
İhtiyaç 75 bin metreküp
KKTC’nin günlük içme ve kullanma suyu ihtiyacının yaklaşık olarak 75 bin metreküp olduğuna dikkat çeken Mavioğlu, “Bizim hedefimiz içme ve kullanma suyu ihtiyacının yüzde 25-30’unu deniz suyundan sağlamak; 2035 yılında 54 milyon metreküp suyun deniz suyu ve yüzeyden toparlanacak sulardan karşılanması” dedi.
Mavioğlu, teknoloji ilerledikçe deniz suyundan arıtma sisteminin de daha fazla ucuzlayacağını aktardı.
Yıllık ihtiyaç 32 milyon metreküp iken akiferlerden çekilen su miktarı 26-27 milyon metreküp olduğunu vurgulayan Mavioğlu, açığın deniz suyu arıtımı ile karşılanmasının hedeflendiğini söyledi.
Mavioğlu suyun bilinçli kullanımının önemine de dikkat çekerek, bu konuya vatandaşların dikkat etmesini istedi.
En kötü 5. yıl
TAK muhabirinin sorularını yanıtlayan Meteoroloji Dairesi Müdürü Fehmi Oktay, 1909-2007 yılları arasında yağışlara bakıldığında, 1995 yılında en kurak kış mevsiminin yaşandığını, metrekareye 58.5 mm yağış alındığını ifade etti.
1995’i, 78.2 mm ile 1973, 90.7 mm yağış ile 1915 ve 95.1 mm ile 1972’nin takip ettiğini anlatan Oktay, yağış azlığında 5. sırayı ise içinde bulunulan yılın aldığını söyledi. Oktay, “99 yıl içerisinde en kötü beşinci yılı yaşıyoruz Bu yıl 102.9 mm yağış düştü” dedi.
1941-1970 periyodu ile 1971-2006 periyodunun karşılaştırmasını da yapan Fehmi Oktay, “KKTC genelinde yüzde 6.7 yağış azlığı var. Yağış ortalaması 1941-1970 arası dönemde 402 mm olurken, 1971-2006 arasında 374.9 mm oldu” şeklinde konuştu.
1995-1999 arasındaki 5 yıllık dönemde 1941-1970 dönemine göre mevsim normalleri altında seyreden bir yağış olduğunu ifade eden Oktay, 2000-2004 arasındaki 5 yıllık dönemde ise normallerin üzerinde yağış olduğunu kaydetti. Oktay, şöyle devam etti:
“2005, 2006 ve 2007’de ise normallerin altında seyreden az yağışlı bir periyot görüldü. 5 yıl yağışlı 5 yıl kurak evreleri göz önünde bulunduracak olursak demek ki önümüzde evrelerde de mevsim normallerinin biraz altında yağış almamız gerekir. Bu bir varsayım…”
Oktay, bölgelere bakıldığında ise 1941-1970 periyodu normaline göre Kuzey Sahili, Beşparmak Dağları ve Orta Mesarya’da normallerin altında yağış görüldüğünü ifade etti.
Yıllara göre bakıldığında ise 1990 yılında yüzde 45’e varan yağış azlığı bulunduğunu belirten Oktay, “Ne kadar da 5 yıl yağışlı 5 yıl kurak geçti dediysek bile geçmiş yağışları göz önünde bulundurduğumuzda KKTC’de bir yağış azlığı ve giderek azalan bir yağış miktarı vardır” dedi.
Hidrolojik ve meteorolojik kuraklık
Bunun hidrolojik kuraklığın, yani yer altı sularında azalmanın habercisi olduğunu vurgulayan Oktay, “Yağış azlığı nedeniyle hidrolojik kuraklığı ve meteorolojik kuraklığı yaşamaktayız” şeklinde konuştu.
2007 Eylül ayına bakıldığında KKTC’nin 0.4 mm yağış aldığının görülmekte olduğunu ve bunun normal değerlerden yüzde 93.5 az olduğunu ifade eden Oktay, normallere göre yağış azlığının, Ekim ayında 7.3 mm ile yüzde 76.5 oranında, Kasım ayında 28.7 mm ile yüzde 34.2 oranında, Aralık ayında 51 mm ile yüzde 49.2 oranında, Ocak ayında 23.2 mm ile yüzde 81.8 oranında olduğunu kaydetti.
Bunun meteorolojik kuraklığı gösterdiğini belirten Oktay, 18 Şubat itibarıyla 28.7 mm yağış alımı olduğunu ve normallere göre yüzde 44.8 azlık olduğunu vurguladı.
Oktay, “Bunu kuraklık bağlamında konuşacak olursak, şu anda 3 adet kuraklık çalışması yapıyoruz. Demortion, Aydeniz ve SPA kuraklık endeksleri. eylülden şubata kadar olan yağışları sıcaklık ve nemle mukayese ettiğimizde bölge çok kurak bir devrede çıkıyor. Yani meteorolojik kuraklığın yanında geçmişe dayalı hidrolojik kuraklık ve tarımsal kuraklık mevcut” dedi.
Mart’ta yağış normallerin altında
Mart-ağustos ayları arasında mevsim normallerinin altında yağış beklendiğini belirten Oktay, hava sıcaklıklarının da normallerin 1-2 derece üzerinde olacağını söyledi.
Mart ayında mevsim normallerinin altında olmakla birlikte yağış olacağını ifade eden Meteoroloji Dairesi Müdürü Oktay, “İnşallah biz yanılırız atmosfer galip gelir” dedi.
Oktay, bahar yağışlarının kararsızlıkları da beraberinde getireceğini ve öğle saatlerinde kısa süreli yağış boşalmaları olabileceğini söyledi.
Bugün ve yarın yağışlı
Hafta başında, yani bugün ve yarın parçalı bulutlu bir hava ve yer yer hafif yağış beklendiğini belirten Oktay, atmosferin bu yıl çok değişken olduğunu, sabah yapılan hava tahminlerinde görülen yağışların öğlen kalkabildiğini söyledi.