Altınova – Çınarlı arasındaki Alçıtepe veya İpsaro tepesine bir çırpıda 8 yeni alçı ocağı izni verilmesinin sakıncalarının, sürekli olarak vurgulanmasına karşın her nedense hala daha hatadan geri dönülmek istenmediği görülüyor.
Oysa alçı ocaklarının faaliyete geçmesi durumunda; doğa, para ile hesaplanamayacak derecede tahribata uğratılacak, çevrede yaşayanların yaşamları alt üst olacak, tarımsal yetiştiriciliğe büyük darbe vurulacak ve bir çok kimse yeni geçim kaynağı ile yeni yaşam ortamı bulmak zorunda bırakılacak.
Kuşkusuz ortada çok büyük bir zarar sözkonusu olduğuna göre, olumsuz yönde etkilenenler, tazminat talebinde bulunacak ve bu haklarını da alacaklardır. Üstelik tahribat çok büyük olduğuna göre, ödenmesi gerekecek tazminatlar da, altından kalkınılamayacak kadar büyük olacaktır.
Bu açık gerçeğe rağmen her nedense, madencilik faaliyetlerinden etkilenecek olan köylülere ödenmesi gerekecek tazminatların hiç önemsenmediği dikkati çekiyor.
Ancak, demokratik hukuk devletinde, herkes başkasına yaptığı zararı ödemek zorunda olduğuna göre, gerek işletmelerin açılmasına izin veren yetkililer gerekse madencilik faaliyetlerini yapacak olanların sebep olacakları zararın bedelini ödemek zorunda kalacaklarını peşinen bilmeleri gerekir.
Geçmişte, Kalavason ve Lefke’deki madencilik faaliyetlerinin tarımsal yetiştiricilik üzerinde yaptığı zararın saptanmasında görev yapan ve köylülere yüklü tazminat ödendiğini bilen bir kişi olarak, burada da üreticilerin tazminat isteme hakkının ortaya çıkacağını tüm ilgili taraflara hatırlatmakta yarar görüyorum.
Kimse, alçı ocaklarından çıkacak toz nedeniyle yok edilecek binlerce zeytin, harup ve diğer ürünler için, köylülerin tazminat talebinde bulunmayacağı ve bu hakkını alamayacağı hayaline kapılmasın. Ayrıca, yüzlerce yıl ürün veren ve gelir getiren tek bir zeytin ağacının bile bedelinin oldukça değerli olduğu bilinmeli.
Hele, CMC’nin faaliyetlerini durdurmasından ve adadan ayrılmasından sonra bile, yakın geçmişte Lefke’deki portakal bahçelerinde sebep olduğu zararlar için, tazminat ödemek zorunda kalması, kimsenin sorumluluktan kaçmasının sanıldığı kadar kolay olamayacağını gösteriyor.
Bu nedenle tüm uyarılara rağmen gerek işletmecilerin, gerekse devlet yetkililerinin alçı ocağı hatasından geri adım atmamaları durumunda, kendilerinin de çok ağır bir bedel ödemek zorunda kalacaklarını peşinen bilmeleri gerekir.
ÇED raporu ve tarımsal ürünlerdeki zarar ziyan saptamasındaki deneyimlerime göre, Altınova alçı ocaklarının faaliyete geçmesi durumunda ortaya çıkacak maddi zararın parasal değeri, altından kolay kolay kalkınamayacak kadar büyük olacaktır. Bu nedenle, köy yanında ve tarım alanının ortasında alçı ocağı işletmeciliğine karar verilirken, elde edilecek kazanç yanında ödenecek büyük tazminat da dikkate alınmalı.
Madencilik faaliyetleri başlayıp zararlar gözle görülür duruma geldiği zaman herkes işin ciddiyetini ve zararın büyüklüğünü anlayacaktır. Ancak o zaman da iş işten geçmiş olacak. Bu nedenle, hem tüm ilgili tarafların hem de doğanın zarara uğratılmaması için, İpsaro’da alçı ocağı işletmeciliğinden vazgeçilmeli.
Alçı elde edilmesinde kullanılan jips cevherinden, KKTC’nin başka yerlerinde de bulunduğuna göre hiç olmazsa çevreye zarar verilmeyecek alanlarda alçı çıkarma izni verilmeli.
Dr. Orhan Aydeniz