Son günlerde birçok bölgede yapılan tüm uyarılara karşın anız yakıldığını görmekteyiz. Anız yakma ile oluşan bitki örtüsü çıplak toprak yüzeyi ilk yıllarda temiz görünümlü, kolay işlenen tohum yatağı hazırlığı açısından bazı çiftçilerimizi yanıltmaktadır. Ancak anız yakma sonucu topraktaki organik maddenin azalmasına bağlı olarak, toprağın geçirgenliği artacağından, aynı kumsal topraklarda olduğu gibi besin maddelerini ve suyu tutamayacaktır.
Anız Yakmak Felakettir..
Son günlerde birçok bölgede yapılan tüm uyarılara karşın anız yakıldığını görmekteyiz. Anız yakma ile oluşan bitki örtüsü çıplak toprak yüzeyi ilk yıllarda temiz görünümlü, kolay işlenen tohum yatağı hazırlığı açısından bazı çiftçilerimizi yanıltmaktadır. Ancak anız yakma sonucu topraktaki organik maddenin azalmasına bağlı olarak, toprağın geçirgenliği artacağından, aynı kumsal topraklarda olduğu gibi besin maddelerini ve suyu tutamayacaktır.
Bu tip toprakların kısa zamanda besin maddelerince fakirleşerek ve suyu yeterince tutamayarak kuraklıktan şiddetli derecede etkilenmekte, anızların yakılmasıyla kısa vadede sağlanan toprak işleme kolaylığı, uzun vadede verimli tarım arazilerinin su ve rüzgar erozyonu ile çoraklaşmasına neden olmaktadır.Anız yakma yerine göre % 10–15 oranında yarar sağlarken, anız yakmamanın getirisi %85–90 olmaktadır. Çiftçilerimiz anız yakarak alacağı ürünün büyük bir kısmını bir yıl önceden kaybetmektedirler. Kaybolan sadece ürünün miktarı değil, kalitesi ve toprağın verimliliğidir. Anız yakmanın, çiftçilerimize konunun açık olarak anlatılamamasından kaynaklanmaktadır.
Ayrıca çiftçilerin tarlalarındaki anızları yakmak icin lastik kullandığından, bu uygulamanın verilen zararı katlamakta hava kalitesini bozmaktadır. (Çevre Yasası’nın 7. maddesinin 7. fıkrasına göre atıkların yakılması yasaktır. )Lastikler içerisinde % 40 oranında karbon olduğundan, yanan lastikteki zararlı kimyasalların ya havaya uçarak solunum yoluyla insana zarar verdiğini ya da toprağa karışıp, hem yetişecek bitkiye hem de topraktan sızarak içme sularına kadar ulaşmaktadır.
6/79 sayı ile Arazi Yangınları ile Mücadele Yasası kapsamında çıkartılan Arazi Yangınları ile Mücadele ve Önlemler Tüzüğü gereği 2004 yılından itibaren anız yakma yasaklanmıştı. Bakanlar Kurulu kararı ile 2010 yılında tüzükde değişkliğe gitmiş ve anız yakılmasına onay vermiştir. Buna rağmen, değiştirilen tüzüğün dahi 5. Maddesinde 1 Mayıs – 31 Ekim arasında ‘‘hiçbir suretle anız yakılamayacağı’’ belirtilmiştir.
15 Eylül 2010 tarihinde konu ile ilgili açıklama yapan zamanın İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanı İlkay Kamil “ekim yapılacak arazilerde zararlı bitkiler ve bitkisel hastalık meydana geldiğini ve arazideki anızların yakılması gerektiğine dair rapor vermesi halinde, kaymakam ve sadece Eylül ayı içerisinde ve belirlenen saatler içerisinde olması koşuluyla özel izin verebilir.” Şeklinde açıklama yapmıştır. Bu açıklamada bahse konu raporların kim tarafından ve ne şekilde hazırlandığı, dahası hazırlanıp hazırlanmadığı ve karar verme sürecinin nasıl olduğunun netlik kazanması gerekmektedir. 2010 yılından beri bu yönde hazırlanan raporların halkın bilgisine getirilmesi Hangi amaç ve gereklilikler nedeni ile bu uygulamaya devam edildiği araştırılmalıdır.
Çevre yönetiminin temel basamağı olan yasalar ne kadar önemli ise denetlenmesi ve uygulanabilirliliği de bir o kadar önem arz etmektedir. ancak toplumdaki bilinç yetersizliği de cevre problemlerini tetiklemektedir. bu nedenle anız yakılması ile ilgili öncelikle çiftçilerin bilinçlendirilmesi ve gerekli kontrollerin yerinde ve zamanda yapılması bu çağ dışı uygulamanın terk edilmesi gerekmektedir.