http://www.havadiskibris.com/Yazarlar/ibrahim-alkan/su-cevre-ve-tarim-kongresinin-ardindan/3889
SU, ÇEVRE VE TARIM KONGRESİNİN ARDINDAN
Geçtiğimiz hafta Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Maden, Metalurji ve Jeoloji Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve benim de bağlı bulunduğum Çevre Mühendisleri Odasının düzenlediği Su, Çevre ve Tarım Kongresine katıldık. Ülkemiz için gerçekten önemli olan bu üç konuda yapılan sunumlar ve sunumlar sonrası yapılan tartışmalar faydalıydı diye düşünüyorum. Özellikle açılış oturumuna ilgili devlet yetkililerinin katılımı (Cumhurbaşkanı, 2. Cumhurbaşkanı, Çevre Bakanı, Tarım Bakanı, Çalışma Bakanı ve ilgili Müdürler) ve kamuoyuna verdiği mesajlar, gelecekle ilgili bizlere bazı ipuçları vermiştir.
Bilindiği üzere su dünyamızda kıt bir kaynaktır. Ancak değişen iklim koşulları ile azalan yağışlar yüzünden daha da azalan su kaynakları, bir de insan faaliyetleri ile kirletilmekte ve kullanılamaz hale gelmektedir. Bu nedenle bilim insanları, önümüzdeki dönemde suyun daha da bir kıt kaynak olacağını düşünmektedir. Akdenizde bir ada olan Kıbrısta ise su kaynaklarıyla ilgili durum çok daha ciddidir. Soruna bir nebze çözüm olacağı düşünülen Türkiyeden gelecek su projesi, Kuzey Kıbrıs için önemli bir projedir. Ancak ne kadar sürdürülebilir bir proje olduğu tartışılır. Su fakiri bir ülke olan Türkiyenin kendine yetmeyen ve yetmeyecek olan su kaynaklarını başka bir ülkeye taşıması, önümüzdeki dönemde Türkiyede olabilecek aşırı bir su kıtlığında tartışılabilir noktaya gelecektir.
Kongre başlığına uygun ve gündemdeki bir konu olan Türkiyeden gelecek su projesiyle ilgili olarak açılış konuşmacıları olan Devlet büyüklerimiz, konuya ilişkin görüşlerini aktardılar ve genelde projeye tam destek belirttiler ve sahiplendiler. 1986 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti ile başlatılan suyla ilgili projelerin son olarak bu proje ile devam ettiğinden bahsedildiği açılış konuşmalarında, projenin bu yıl içerisinde tamamlanacağını ve gelecek olan toplam 75 Milyon metreküp suyun yaklaşık yarı yarıya kullanma ve sulama suyu olarak kullanılmasının planlandığını belirtmiştir. Burada hemen hemen tüm siyasetçiler suyun doğru kullanılması gerektiğine vurgu yaptılar ve bu su ile tarımsal üretimde iyi yönde gelişmelerin sağlanacağını belirttiler. Ayrıca bu projenin sadece su projesi değil, dünyada bir ilk olması nedeniyle bir prestij projesi olduğu vurgulandı. Projenin yanı sıra, çevreyi kirletenlere ceza, eğitim, Su Yasasının hazırlanması, Çevre Yasasında değişiklikler yapılması, çevreyle ilgili kısa, orta ve uzun vadeli projeler, gıda güvenliği, iklim şartlarına uygun tarımsal ürün yetiştirme ise siyasilerin değindiği diğer konulardı.
Yine açılış konuşmalarında Birlik ve Oda yetkilileri ise su sorunlarının kronikleştiği, suyla ilgili politikaların belirlenmesi gerektiği, ziraat konusunda planlamaların yapılması gerektiği, zirai uygulamalar ve ilaç kalıntıları konusunda bilgi kirliliği olduğu, Türkiye’den getirilecek suyun önemli olduğu ama var olan kaynakların da kirletilmemesi gerektiği dile getirildi.
Bana burada ilginç gelen, sivil toplum olarak Odalar ve Birlik ile siyasilerin konuşmalarının birçok noktada örtüşmesidiydi. Özellikle su projesinde her iki kesimde suyun verimli ve doğru şekilde yönetilmesi gerektiğine vurgu yapılmıştır. Aslında benim şahsen burada beklediğim, Odaların su ve diğer konulara daha bir eleştirel yaklaşması ve konularla ilgili teknik çözüm önerilerini yapmalarıydı.
Açılış konuşmaları ardından yapılan oturumlarda ise konular teknik olarak tartışıldı. Kurumlar ve kişiler yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verirken, soru cevap bölümünde ise yapılan tartışmalarla ilgili bilgi alışverişinde bulundular. Sivil toplum örgütleri de gerek yaptıkları sunumlarla konularla ilgili görüşlerini aktarmışlar ve gerekse sorunlarla ilgili eleştiri fırsatlarını bulmuşlardır.
Dinleyicilerin en büyük şikayeti, böylesi toplantılarda sözlerini duyan siyasetçilerin ve idarecilerin olmaması ve bu tip organizasyonlardan çıkan sonuçların dikkate alınmayıp uygulanmaması üzerineydi. Kaba bir tabirle kendimiz çalıp, kendimiz oynuyoruz diyen dinleyiciler, yasaların hazırlanmasının önemli olduğunu, ancak ülkede var olan bir çok yasanın uygulanmamasının ciddi bir sorun olduğunu da vurguladılar.
Sunumlarda ve yapılan tartışmalarda görülmektedir ki, gerek su, gerek çevre gerekse de tarım konularında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Tüm bu konularla ilgili sorunlar her geçen gün artmakta ve çözüm arayışları sorunlara yetişememektedir. Özellikle ülkede yaşanan siyasi istikrarsızlık, kurumları sorunlara kalıcı ve uzun vadeli çözümler bulmak yerine, kısa vadeli günü kurtarıcı çözümlere itmekte, bu da sorunların büyümesine neden olmaktadır.
Son yorum olarak şunu diyebilirim; açılış bölümünde olan kalabalık, günün ilerleyen her oturumunda gittikçe azalsa da, kendi gözlemlerime göre katılımın yine de geçmiş benzer organizasyonlardakine kıyasla daha fazla olması sevindiriciydi. Sanırım kongrenin esas amacı olan konularla ilgili farkındalık yaratma, hedefine ulaşmıştır. Ortaya çıkacak sonuç bildirgesinin karar vericilere ulaşması ve daha sonra takip edilmesi ise asıl önemli olandır.
Kongreyi organize edenlere ve bu organizasyonda tüm emeği geçenlere bir kez daha teşekkürler.
KAYNAK: http://www.havadiskibris.com/Yazarlar/ibrahim-alkan/su-cevre-ve-tarim-kongresinin-ardindan/3889