“ÇEVRESELLER, GIDALAR VE KANSER SEMPOZYUMU” BAŞLADI

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, gıdaların risk analizlerinin, sivil toplum örgütlerinin de yer aldığı bir kurum tarafından yapılmasının önemini vurguladı ve Gıda ve Yem Yasa Tasarısı’nın bu yönde hazırlatıldığını kaydetti.Siber, ülkede denetimin etkili yapılamadığını ve daha caydırıcı politikalar uygulanması gerektiğini söyledi.SİBER: “RİSK ANALİZ VE RİSK TESPİTİNDE BAĞIMSIZ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN BULUNMASI GEREKİR”

SENNAROĞLU: “GIDA GÜVENLİĞİ DEVLETİN ANA POLİTİKASI… BAKANLIĞIMIZIN YAPTIĞI ÇALIŞMALARI KÜÇÜMSEMEYE HİÇ KİMSENİN HAKKI OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM”

GÜLLE: “ÖNCE PROBLEMİN OLMAMASI İÇİN ÇALIŞMAK TEMEL AMACIMIZ OLMALI… KAMUOYUNUN GÜVENİNİ KAZANMAK İÇİN DE ŞEFFAF OLUNMALI”

BESİM: “ÇOK CİDDİ BİR KANSER PATLAMASI YAŞANDIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ”

Lefkoşa, 25 Ocak 14 (T.A.K.): Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, gıdaların risk analizlerinin, sivil toplum örgütlerinin de yer aldığı bir kurum tarafından yapılmasının önemini vurguladı ve Gıda ve Yem Yasa Tasarısı’nın bu yönde hazırlatıldığını kaydetti.

Siber, ülkede denetimin etkili yapılamadığını ve daha caydırıcı politikalar uygulanması gerektiğini söyledi.

“Çevreseller, Gıdalar ve Kanser Sempozyumu”, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği binasında başladı.

Sibel Siber, gün boyu devam edecek sempozyumun açılış bölümünde yaptığı konuşmada, tarladan sofraya ve çiftlikten çatala gıda güvenliğini, gelişmiş ülkelerin dahi kolay kolay uygulayamadığını belirtti.

Geçmiş yıllarda “Deli dana” hastalığı yaygın olmasına rağmen ilgili İngiliz Bakanın deli dana hastalığının sadece bir çiftlikle sınırlı olduğunu açıkladığını, öte yandan Çernobil nükleer faciasının ardından çayların radyasyonlu olmasına rağmen Türkiye’de ilgili bakanın çıkıp çayların temiz olduğunu açıkladığını anımsatan Sibel Siber, “hükümetler üreticiyi büyük ekonomik kayıplara yol açacak, mağdur edecek karara imza atamıyorlar bunun çaresi bağımsız sivil toplum örgütlerinin risk analiz ve risk tespitinde bulunması” dedi.

Gıda ürünlerinin tüketime uygun olup olmadığını belirlemek için yapılan “risk analiz ve tespitinin bağımsız kurul tarafından yapılması ve risk yönetimine (hükümete) bunun söylemesi gerektiğini” belirten Siber, KKTC’de de risk analizini yürütecek kurumda sağlık ve tarım bakanlığı temsilcilerinin yanında sivil toplum örgüt temsilcilerinin de yer alması gerektiğini, Gıda ve yem yasa tasarısının bu doğrultuda hazırlandığını anlattı.

KKTC’nin küçük bir ülke olmasından dolayı üreticilerin ilgili bakana ulaşması ve risk analiz konusunda baskı yapmasının kolay olduğunu ifade eden Siber, “Bunları ortadan kaldırmanın bir yolu vardır, bu da bağımsız kurulun riskleri tespit etmesidir” dedi.

GIDA VE YEM TASARISININ ŞUBAT’TA YASALLAŞMASI BEKLENİYOR

Gıda ve Yem Yasa Tasarısının Şubat ayı içerisinde yasallaşmasını beklediklerini ifade eden Siber “Ancak her şeyin altında yatan denetimdir. Maalesef iyi denetleyemiyoruz. Daha caydırıcı politikalar uygulamamız gerekiyor” dedi.

Bireyleri korumak adına bazı ilaçların doktorlar tarafından yeşil reçeteye yazılması zorunluluğu bulunduğunu kaydeden Siber, ancak tüm toplumu zehirleyebilecek bazı zirai ilaçların serbestçe satılabildiğini ifade etti.

Başbakanlık döneminde zirai ilaçların reçeteye bağlı olarak satılması kararı aldıklarını anımsatan Siber, “Bu reçete mutlaka ve mutlaka uygulanmalıdır” dedi.

Hükümet döneminde reçeteleri bastıklarını, ziraat mühendislerini organize ettiklerini kaydeden Siber, “Sağlıkta yapılması gerekenlerde zaman kaybı çok önemlidir. ‘Sonra’ ‘olacak’ ‘yapılacak’, bunlar özellikle sağlıkla ilgilendiren bölümlerde lügatten çıkarılmalı ve mutlaka tarihler belirlenmelidir” şeklinde konuştu.

SENNAROĞLU

Gıda, Tarım ve Enerji Bakanı Önder Sennaroğlu ise, basında çıkan bazı haberlerin, bilgi eksikliğinden dolayı kamuoyunda gıda güvenliğine yönelik kaygı oluşturduğunu söyledi.

Gıda güvenliğinin devletin “ana politikası” olduğunu belirten Sennaroğlu, bu yönde Gıda ve Yem Yasa Tasarısının hazırlatıldığını kaydetti.

Sennaroğlu, risk yönetimi, risk değerlendirme kurulu, hızlı uyarı sistemi, birincil ve işlenmiş ürünler ile yem, veteriner tıbbi ürünler, veteriner hizmetler, tarımsal karantina, bitki koruma ürünleri ve tohumculuk ile ilgili yasa tasarıları da hazırlattıklarını anlattı.

Sennaroğlu, Gıda güvenliği çalışmalarının koordinasyonu, plan ve programını belirleyecek Gıda Güvenliği Dairesi için de yasa çalışmalarının son noktaya geldiğini kaydetti.

Tarım Dairesinin zirai ilaç kalıntılıları için denetimi üst düzeyde tuttuklarını kaydeden Sennaroğlu, analizlerde dünyada uygulanan “tesadüfî örnekleme yöntemi” kullandıklarını, yerli ürünlerin analizini aylık programlar çerçevesinde yürüttüklerini söyledi.

Sennaroğlu, “Bu yıl buna bağlı kalmadık. Kasım sonu yaptırdığımız bazı analizlerde yaprağı yenen bazı sebzelerde sorun olduğunu gördük. Bunun üzerinde ülkemizde üretilen tüm yaprağı yenen sebzelerden örnekler aldık” dedi.

Sennaroğlu, “Dünya ülkelerinin birçoğu yıllık programlarına bağlı kalıyor ve bunun dışına çıkmıyor. Rakamsal açıdan çok daha az sayıda üründe analiz yapıyor. Hal böyleyken bakanlığımızın yaptığı bu çalışmaları küçümsemeye hiç kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum” dedi.

Büyük ve küçükbaş hayvancılığında brucella hastalığını ortadan kaldırmak için proje hazırlatıldığını da kaydetti.

GÜLLE

Sağlık Bakanı Ahmet Gülle ise, sağlık konusunun çok boyutlu olduğunu, bu kapsamda Dünya Sağlık Örgütünün, Sağlık bakanlıkları altında sağlıkla ilgili ayrı kabineler oluşturulması gerektiği yönünde çağrı yaptığını belirtti.

Sağlık hizmetlerini yeniden yapılandırma çalışması içerisinde olduklarını ancak öncelikle sağlık sorunlarının oluşmaması için çalışma yapılması gerektiğini kaydeden Gülle, “Probleme göre adım atma mantığı bizim şu anda yaşadığımız sorunların en önemli nedeni. Önce problemin olmaması için çalışmak temel amacımız olmalı. Bunu yapmazsak bu mücadeleyi kaybettik demektir…(Sağlık Çalıştayında)Özellikle koruyucu ve temel sağlık hizmetlerinin çok önemsenmesi gerektiği, bunun ikinci planda kaldığı ve ön plana çıkması gerektiği yönde önemli saptamalar var” dedi.

Gıda güvenliğinin çok boyutlu ele alınması gerektiğini belirten Gülle, kamuoyunun güvenini kazanmak için de şeffaf olunmasının gerekliliğini ifade etti.

Kanser hastalığı konusunda da ulusal bir politikanın bulunmadığını, bazı hükümetlerin inisiyatif aldığını ancak devamlılığı olan bir politikanın bulunmadığını kaydeden Gülle, Kanser Savaş Birimi oluşturulması için çalışmaların başlatıldığını kaydetti.

Ahmet Gülle ayrıca her tür tedavinin sunulacağı Onkoloji Hastanesinin de 1 yıl içerisinde hizmete gireceğini kaydetti.

BESİM

Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Başkanı Filiz Besim de, kansere yakalanma nedeninin yüzde 5-10 genetik, yüzde 90-95 de yiyecek, içecek ve çevresel etkenler olduğunu söyledi.

KKTC’de uzun yıllar zirai ilaçlarla yüklü gıdalar tüketildiğini, termik santrallerin filtresiz çalıştırıldığını kaydeden Besim, “Çok ciddi bir kanser patlaması yaşandığını düşünüyoruz” dedi.

“Gıda güvenliği yasası, yem yasası, hal yasası ve zirai ilaçları düzenleyen reçete yasası bir an önce meclisten geçirilmelidir” diyen Besim, sertifikalı üretime de geçilmesi gerektiğini kaydetti.

Denetlemelerin önemine de vurgu yapan Besim, “ahbap çavuş ilişkilerinden” dolayı denetçilerin ikamet ettiği bölgede değil de başka bir bölgede görevlendirilmesi gerektiğini de belirtti.

“Ülkede en korkutucu şey kaç tane kanser vakası olduğunun net olarak bilinmemesi”diyen Besim, kaç kişinin Güney Kıbrıs kaç kişinin Türkiye’de tedavi aldığının bilinmediğini belirtti. Besim, “Ülkede 4 bin kişinin üzerinde kanser tedavisi alan birey var. Buna her ay 35 kişi daha ekleniyor” dedi.

Kanserle mücadelenin devlet politikası haline getirilmesi gerektiğini savunan Besim, kanser savaş birimi kurularak Güney Kıbrıs ile Türkiye’de tedavi alan kanser vakalarının sayısı ile kanser haritasının belirlenebileceğini söyledi.

Besim ayrıca ülke çapında kanser taraması yapılması gerektiğini kaydetti.

Açılış konuşmalarının ardından ise oturumlara geçildi.

BİRİNCİ OTURUM

KTTB adına Dt. Ayşe Günbay moderatörlüğündeki “Gıdalar ve Kanser” konulu birinci oturumun konuşmacıları şunlar:

“Gıda Yasası ve Biz” Mustafa Akçaba-Sağlık Bakanlığı Müsteşarı. “Tarladan Sofraya Yediklerimiz” Emine Solyalı-Tarım Dairesi Müdürü, Ozan Özuyanık-Ziraat Mühendisleri Odası. “Çiftlikten Sofraya Gıda Güvenliği” Ersan Korudağ-Veteriner Hekimler Birliği. “Gıda Katkı Maddeleri ve İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri”-Beste Oymen-Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyesi. Gıda Güvenliğinde Hangi Noktadayız- Prof. Dr. Çağatay Güler, Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi.”

İKİNCİ OTURUM

Öğle arasının ardından geçilen ikinci oturumda “Termik Santrallerin Çıkartıları” konusu Dt. Teksen Köroğlu moderatörlüğünde irdelenecek. Bu bölümün sunum konuları ve konuşmacılar şöyle:

“Termik Santrallerin Solunum Yollarındaki Zararları” Dr. Mustafa Akansoy- Göğüs Hastalıkları Uzmanı. “Termik Santrallerin Çevreye Verdiği Zararlar” Nilden Bektaş – Çevre Mühendisleri Odası Başkanı. “Termik Santrallere Bakış” Prof. Dr. Çağatay Güler- Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi.

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Son oturum saat 14.50’de başlayacak ve Dr. Ahmet Varış’ın moderatörlüğünde “KKTC’de Kansere Bakış” konusu ele alınacak. Bu bölümün konuşmacıları şunlar:

“Koruyucu Hekimlik ve Erken Tanının Önemi- Prof. Dr. Necati Dedeoğlu- YDÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı. “KKTC’de Kanser Hastası Olmak” Efdal Keser-Kanser Hastaları Yardım Derneği. “Hekim Gözüyle KKTC’de Kanser” Dr. Özlem Gürkut- Onkolojide Çalışan Hekim. “Kanser Mücadelesi” Mine Çağlar-Temel Onkoloji Uzmanı.
KAYNAK:http://www.turkajansikibris.net/index.php/lang/tr/cat/249/news/145273