“Mağusa Limanı şu andaki mevcut yapısıyla tüm çalışanların sağlığı ve
güvenliği, toplum sağlığı ve çevre açısından önemli tehlikeler
yaratmaktadır. Yakında bulunan ilkokuldaki öğrenci ve çalışanlarının
sağlığına zarar verecek her türlü olumsuz durum acil olarak ortadan
kaldırılmalıdır.”
Kıbrıs Türk Tabipler Birliği, 7 Ekim tarihinde
gerçekleştirilen “Kıyı Kirliliğinin Etkileri Çalıştayı”nın
Sonuç Bildirgesi yayınladı.
Mağusa Limanı’nın kıyı ve kent kirliliğine etkisi ve
Kalecik petrol faciası ile ilgili sonuç bildirgesinin tam
metni şöyle:
I.OTURUM
MAĞUSA LİMANI’NIN KIYI VE KENT KİRLİLİĞİNE
ETKİSİ
KONUŞMACILAR:
DR. AHMET KÖRCEĞEZ – KTTB / ÇEVRE SORUMLUSU
EROL EMİN – GÜMRÜK ÇALIŞANLARI SENDİKASI / BAŞKAN
DOĞAN SAHİR -YEŞİL BARIŞ HAREKETİ / BAŞKAN
MEHMET YAVUZHAN – ÇALIŞMA DAİRESİ / MÜFETTİŞ
NİLDEN BEKTAŞ – ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI / BAŞKAN
PROF. DR. ÇAĞATAY GÜLER – HALK SAĞLIĞI UZMANI / HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM
ÜYESİ
“MAĞUSA LİMANININ KIYI VE KENT KİRLİLİĞİNE ETKİSİ” KONULU OTURUMUN SONUÇLARINA
GÖRE KATILIMCILARIN ORTAK GÖRÜŞÜ:
1- Mağusa Limanı bu haliyle sürdürülemezdir.
2-Mağusa Limanı şu andaki mevcut yapısıyla tüm çalışanların sağlığı ve güvenliği, toplum sağlığı ve
çevre açısından önemli tehlikeler yaratmaktadır. Yakında bulunan ilkokuldaki öğrenci ve çalışanlarının
sağlığına zarar verecek her türlü olumsuz durum acil olarak ortadan kaldırılmalıdır.
3-Kısa vadede Mağusa Limanı yükleme ve indirme işlemlerinde iyileştirme yapılmalıdır. Çalışanların
sağlığını korumaya yönelik kişisel donanım sağlanmalı, pnömatik yükleme ve boşaltma sistemleri başta
olmak üzere kişi, toplum ve çevre etkilenimini azaltacak her türlü uygulama en etkin biçimde yürürlüğe
girmelidir.
4- Liman taşınacak ya da boşaltılan maddelerin uzun süreler bekletildiği bir açık hava deposuna
dönüştürülmemelidir. Başta rafineri parçaları olmak üzere bekletilen her türlü malzeme kısa sürede
boşaltılmalıdır. Hurda malzemede herhangi bir radyoaktif kirlilik durumunda alarm verecek geçiş kapıları
kurulmalıdır.
5- Orta vadede karayollarına ait katran depoları daha uygun bir yere taşınmalı, taşınma öncesinde
alınması gereken çevre ve halk sağlığı önlemleri ile ilgili olarak ilgili sivil toplum örgütleriyle temasa
geçilmelidir.
6-Tersanede işçi sağlığı ve güvenliği, çevre ve toplum sağlığına etkileri yönünden masaya yatırılmalı ve
yönünden alınması gereken önlemler gecikilmeksizin uygulamaya sokulmalıdır.
7-Hurda taşıma, tersane ve limanlarda çalışan tüm personelin sağlık kontrolleri sorgulanmalı ve çalışma
yasasına göre denetlenmelidir. Hurda malzeme konusu bütün yönleriyle ele alınarak ülke politikası
netleştirilmelidir.
8-Tersaneler ve limanlar gerek iş sağlığı ve güvenliği gerekse çevresel etkiler yönünden farklı önlemleri
gerektiren özel tesislerdir. Tersane ve liman işleyişinin aynı alanda olması standart dışı bir yaklaşımdır.
9-Uzun vadede halk sağlığı ve çevrenin olumsuz etkilenmeyeceği bir alanda her türlü alt yapısı yeterli
bir endüstriyel liman kurularak Mağusa limanı endüstriyel liman olmaktan çıkarılmalıdır. Yer seçiminde
meslek kuruluşlarından da görüş ve teknik destek alınmalıdır.
10-Tehlike potansiyeli içeren maddelerin depolanması yasal düzenlemeler ve kontrollerle sona
erdirilmelidir.
11-KTTB bu konuda kendine düşen sorumluluğu sonuna kadar yerine getirecektir.
II. OTURUM
KALECİK PETROL FACİASININ SONUÇLARI
KONUŞMACILAR:
DR. ÖZLEM GÜRKUT-KTTB / ASBAŞKAN
HASAN SARPTEN-KIBRIS TÜRK BİYOLOGLAR DERNEĞİ / BAŞKAN
PROF. DR. SALİH SANER-ODTÜ / PETROL VE DOĞALGAZ MÜHENDİSLİĞİ PROGRAMI
KOORDİNATÖRÜ
EŞREF ÜNLÜSOYER – ÇEVRE KORUMA DAİRESİ / MÜDÜR
PROF. DR. ÇAĞATAY GÜLER – HALK SAĞLIĞI UZMANI / HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM
ÜYESİ
Doğa bir denge içerisindedir. Bizler çevreye insan odaklı bakıyor olmamıza karşın çevre, içinde barınan
tüm canlılarla/yaşamla birlikte değerlendirilmelidir. Tek bir canlı etkilenirse sonuçta tüm canlılar
etkilenecektir. Küçük bir canlıdaki zehir insanda ölümcül sonuçlara yol açabilecektir.
Kalecik’te meydana gelen petrol kazası ile ilgili hazırlanan bilirkişi raporuna göre:
13 km’lik sahil şeridine kirlilik yayıldı (Temizlik şirketi 17 km temizlik yaptı).
Bakanlar kurulu 2 km’lik alandan balık avlamayı yasakladı.
Bölgenin 1,5 km yakınındaki balık çiftliği üretimi durdurdu.
1 km’lik alanda tüm canlıların öldüğü ve yaşamın sıfıra indiği söylendi.
Sonuçta, temizlik çalışmaları bir şekilde yapıldı, yapılıyor…
Peki, yok olan yosunun, yengecin, balığın, kuşun, kaplumbağanın hesabını kim verecek?
Ne temizlik için harcanan milyon dolarlar, ne de 60 kat asgari ücret bu hesabın bedelini hafifletebilir…
Denizlerde petrol kirliliği 2 sebeple olmaktadır:
1-Kullanımdan doğan zararlar
Karalardan gelen kirlilik
Eksoz gazlarının yağmur suyu ile denize ulaşması
Doğal sızıntılar
Balast suyu boşaltma
Gemilerden sızma
Rafineri tesisleri
Yükleme tesisleri
Doldurma – boşaltma tesisleri
2- Kazalar
Platform patlamaları (blow out)
Tanker kazaları
Kalecik’teki kazada denize sızan petrol:
100 ton, 2,5 km2 kaplar (1,5 x 1,5 km), (Olması gereken).
Tanker Kazası ve Petrol Yayılması Modellemesi:
Petrolün akıbetinin ne olacağı
Ne kadar zaman süreceği
Etkilerinin ne olacağı
Etkilenecek alanlar
Alınabilecek tedbirler
Gerekli Bilgi:
Dökülme lokasyonu
Dökülme zamani (mevsim, ay)
Dökülen miktar
Dökülme süresi
Petrolun fiziksel ve kimyasal özellikleri
Rüzgar (yön, hız vs.)
Deniz dalga özellikleri
Deniz akıntıları
Gelgit bilgileri
Deniz derinliği
Sahil özelliği
Deniz sıcaklığı
Tanker Kazası Sonrası Petrol Akıbeti:
Deniz yüzeyinden toplanma (mekanik, kimyasal, yakma)
Rüzgarla ve akıntılarla sürüklenme
Yayılma (yüzeyde 38 mikronluk film 40 ton/km2 petrole tekabül eder)
Sahil kumları içinde birikim
Buharlaşma (C12 den küçükler 12 saatte yok olur)
Suda emülsiyon ve dispersiyon
Oksidasyon ve degredasyon
Bakteriler tarafından tüketilme
Petrolün Zararları:
Havanın suyun alt katmanlarına geçişini engeller. Oksijen solunumu yapan canlılar yaşayamazlarşığın alt katmanlara ulaşamaması sonucunda su bitkileri fotosentez yapamaz
Petrol deniz kuşlarının kanatlarına yapışarak uçamamasına, balıkların solungaçlarına yapışarak
solunumun engellemesine ve canlıların bünyesine girmesiyle onları zehirleyici etkilere neden olur ve
bizlere kadar ulaşabilir.
Sağlığa zararlı PAH molekülleri içerir.
Yanmasıyla hava kirliği, solunum güçlüğü yaratır.
Yanmasıyla (S) sülfirik asit ve (N) nitrik asit oluşturarak asit yağmuru oluşur. Yanma ile PAH oluşur.
Yapılan epidemiyolojik çalışmalar petrol kirliliği etkileniminin çalışanlar ve toplum üzerinde fiziksel,
ruhsal, kalıtsal ve özellikle içsalgı sistemiyle ilgili toksik etkilerin ortaya çıktığını göstermektedir.
Doğurganlığı ve fetal gelişimi doğrudan etkileyen kirlilik etkenlerine genel olarak salgıbozarlar
denmektedir. Petrol salımlarının çoğunun salgıbozar etkisi vardır.
EPA salgıbozarları “Vücutta homeostaz, üreme ve gelişme süreçlerinden sorumlu doğal kan
hormonlarının sentezini, salgılanmasını, taşınmasını, metabolizmasını, bağlanmasını ya da ortadan
kaldırılmasını etkileyen dış kaynaklı etkenler” olarak tanımlamaktadır.
Böyle bir çarpışmada beş tür petrolün sızma olasılığı vardır. Birincisi çok hafif ve ileri derecede
buharlaşabilir türdür. Buharlaşma yayılmadan sonraki bir iki gün içerisinde tamamlanır. Bu türler kolay
alevlenebilir, çözünür toksik bileşikler yönünden çok zengindir. Suyla karışarak üst katmanlardaki sucul
canlıların ölümüne yol açabilir.
İkinci tür hafif ve orta derecede buharlaşabilir özelliktedir. Birkaç gün sonra yayılan petrolün üçte biri
kalıntı olarak varlığını sürdürür. Bir film katmanı oluşturduğundan uzun süreli kirlilik potansiyeline
sahiptir. Bu katman gelgit bölgesinde belirgindir. Temizleme çalışmaları oldukça etkili olur.
Üçüncü grup orta derecede ya da daha az buharlaşabilir özelliktedir. Yirmi dört saat sonra yayılan
miktarın üçte ikisini kalıntı olarak görürüz. Bu türlerin suyla karışması daha az olasıdır, uzun vadede
gelgit bölgesi kirliliği önemli boyutlara ulaşarak uzun süreli kirliliğe yol açacağından hızlı temizleme
çalışmaları büyük önem taşır.
Dördüncü tür petrol yoğundur, çok az buharlaşma ve suyla karışarak seyrelme söz konusudur. Gelgit
bölgelerinde ağır kirlenmelere ve çökelmeler sonucu uzun süreli kirliliklere yol açar. Bu gibi yayılmalarda
sahil temizliği zordur ve uzun zaman alır.
Beşinci grupta en ağır petrol türleri yer alır, yüzer, batar ya da değişik katmanlarda asılı durumda
kalabilir. Bunlar petrol damlacıkları haline gelerek suda dağılabildiği gibi, tabana çökerek birikebilir,
kumla karıştıktan sonra derine inebilir. Bu türler daha az toksik olmakla birlikte izlenmeleri ve
belirlenmeleri zor olduğundan önemli sorunlara yol açar. Dip canlıları üzerinde önemli etkiler yapabilir.
16 Temmuz 2013’te Kalecik’teki Aksa tesislerine petrol aktarımı sırasında yaşanan sızıntı sonrası
yaşananlar böylesi kazalara ve çevre felaketlerine ne teknik olarak, ne olaya müdahale edebilecek
yetişmiş eleman olarak, ne siyasi irade/yönetsel olarak ne de yasal olarak hazır olmadığımızı
göstermiştir. Olaya ilk ciddi müdahalenin ancak üçüncü günde yapılmış olmasından dolayı kirlilik geniş
bir bölgeye yayılmıştır. Ülkemizde mevcut bilim insanlarının, sivil toplum örgütlerinin, toplumun çevreye
duyarlı kesimlerinin gösterdiği tepkinin de bir sonucu olarak yasalarımızın elverdiği en yüksek maddi
ceza miktarlarında cezaya çarptırılan sorumluların ödeyeceği hiçbir maddi bedel meydana gelen kaza
sonucu doğaya verilen zararı karşılamaya yetmeyecektir.
Kalecik Petrol Faciasının Sonuçlarını İrdeleyen Katılımcıların Vardığı Ortak Sonuçlar:
1-Petrol kullanımı çağımızda kaçınılmazdır.
2-Petrol birçok kimyasal ve radyoaktif atıklara nazaran daha az risklidir. Her türlü çevre ve sağlık etkileri
önemsenmelidir.
3-İthal edilen petrol ürünlerinde zararlı madde ve PAH değerlerine dikkat edilmelidir.
4-Her hangi bir petrol kirlenmesi/kazası durumunda eldeki tüm olanaklar kullanılarak sızan ya da yayılan
petrol hızlı bir biçimde temizlenmelidir. Petrol sızıntı riski olan bölgelere acil müdahaleyi sağlayacak her
türlü teknolojik altyapı hazır olmalıdır.
5-Denize petrol sızıntısı durumlarında temizleme işlemleri geciktiği oranda sucul yaşam üzerindeki
olumsuz etkiler artacaktır. Balık üreme bölgelerinde toplu balık ölümü olup olmadığı izlenmelidir. Yakın
bölgelerde balık avcılığı yasaklanmalıdır. Satışa sunulan su ürünleri petrol kalıntıları yönünden
izlenmelidir.
6-Temizlik işlerinde çalışan işçilerin deri etkilenimleri, petrol buharı solumaları vb etkilenimlerine karşı
gerekli koruyucu donanımı kullanmaları sağlanmalıdır.
7-Petrol ve sağlıkla ilgili laboratuvar analiz sonuçları şeffaf olmalı, tarafsız laboratuvarlar tarafından
yapılmalıdır.
8-Kalecik olayı küçük boyutlu bir kazadır ama önemli bir uyarıdır.
9-KKTC’yi çevreleyen denizlerde tanker trafiği nedeniyle büyük risk vardır.
10-Numerik modelleme kazaları önlemez ama anında müdahaleye ve metodların seçimine olanak
sağlar.
11-Bu gibi kaza durumlarına hazırlıklı olmak, kriz yönetiminin önceden planlanması ve bilinmesi zararın
azaltılması açısından önemlidir.
12-Riskli tesislere yasal izinler düzenlenirken, çevre kirliliği açısından caydırıcı nitelikte maddeler
eklenmelidir.
13-Yasalarımızdaki eksiklikler derhal giderilmeli, mevcut yasaların tüzükleri çıkartılarak uygulanabilir
hale getirilmelidirler.
14-Çevre ile ilgili konularda, bakanlıklar, daireler vs. arasında bölüştürülmüş olan yetkilerden doğacakaksaklıkları gidermek için, ilgili bütün birimlerden katılımcılarla bir çalışma grubu oluşturulmalı ve
koordinasyon içinde eksiksiz bir işleyiş sağlanmalıdır. Bu çalışma grubu ayrıca üniversitelerimizin bilim
insanları, duyarlı tüm kurum ve kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, sağlık yetkilileri ile de işbirliğinde
olmalıdır. KKTC’nin bu organizasyonu yürütecek yeterli yetişmiş insan kaynağı mevcuttur ve dışarıdan
yardım almaya gerek kalmadan bu kişilerden yararlanılmalıdır.
KAYNAK: http://www.yeniduzen.com/Haberler/haberler/calistay-sonuclari-aciklandi/8275