Ülkemizin en önemli çevre sorunlarının başında gelen Atıksu kirliliği ne yazık ki şehirler arası taşınmaya, ulaştıkları noktada çevre felaketi yaratmaya devam etmektedir. Su fakiri Adamızda suların tekrar kullanılması dahi sağlanamazken atıksuların toplum sağlığını etkiler boyuta gelmesi artık kaçınılmaz olmuştur.
Atıksular Çevre ve Toplum Sağlığını Tehdit Ediyor..
Ülkemizin en önemli çevre sorunlarının başında gelen Atıksu kirliliği ne yazık ki şehirler arası taşınmaya, ulaştıkları noktada çevre felaketi yaratmaya devam etmektedir. Su fakiri Adamızda suların tekrar kullanılması dahi sağlanamazken atıksuların toplum sağlığını etkiler boyuta gelmesi artık kaçınılmaz olmuştur.
Son olarak Lefkoşa-Mağusa arasında yaşanan kirlilik gerginliği atıksu sorunu konusunda gelinen noktanın en açık göstergesidir. Yaşanan sorunların uzun zamandır bilinmesine rağmen bu konuda iyileştirme yapılmaması kirliliğin artık bölgesel değil ülkesel bir sorun olmasına en büyük nedendir.
Hızlı nüfus artışı, çarpık kentleşme, bilinçsiz su tüketimi, yetersiz kanalizasyon sistemi ve yetersiz atıksu arıtma tesislerinin neden olduğu atıksu kirliliğine çözüm getirilemezken ülkenin çok büyük bir kısmında halen daha septik tank ve emici kuyu sistemi kullanılmaktadır. Kuyuların taşıyabileceği ihtiyaç çoğu zaman aşılmakta ve zaman içerisinde sızıntı ile yer altı sularımızı da kirletebilmektedir. Atıksu Arıtma tesisleri olan bölgelerimizde de ne yazık ki çözüm bekleyen bir çok sorun vardır. Örneğin; Haspolat Arıtma tesisi; klasik bir biyolojik arıtma tesisi olup evsel nitelikli atıksular için dizayn edilmiştir. Ancak endüstriyel nitelikli atıksular zaman zaman hiçbir ön arıtmadan geçirilmeden bu tesise veya dere yataklarına verilmektedir. Sanayi tesisleri, fabrikalar, organize sanayi bölgeleri gibi kuruluşların üretim prosesleri sonucu oluşan atıksularını geri kazanılması ve bertaraf edilmesi amacıyla endüstri nitelikli atıksu arıtma tesislerinin kurulup işletilmesi gerekmektedir. Bu atıksu arıtma tesislerinin de sektör ve atıksu karakterine göre özel olarak planlanması gerekmektedir. Örneğin noro suyu olarak bilinen peynir altı sularının özel tasarlanacak bir endüstriyel nitelikli arıtma ile arıtılması çok önemli bir husustur. Gelinen noktada bu ve bunun gibi endüstri nitelikli atıksuların zaman zaman Haspolat Arıtma Tesisine verilmesi tesisin verimini yüksek oranda düşürmektedir. Diğer önemli husus ise vidanjör sularının buraya yönlendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Tesis kapasitesinin üzerinde çıkmakta ve istenilen düzeyde çalışamamaktadır.
Lefkoşa Bölgesinden kaynaklandığı düşünülen ve tüm Mesarya bölgesini etkisi altına alan ve Gazimagusa sahillerini de etkilemesi beklenen kirlilik için bir an önce gerekli önlemler alınmalıdır.
Şöyle ki;
• Şu an bölgede birikmiş olan kirlilik lokalize edilmeli, yayılmaması için önlem alınmalıdır.
• Atık su içeriği bilinmediğinden analizi yapılmalıdır.
• Atıksuların vidanjörler vasıtasıyla alınması sağlanmalı, sızıntı ve yer altı suyuna karışmasını önleyecek alanlara geçici bir süre için yönlendirilmesi yapılmalıdır
• Bölge rehabilite edilip dere yatağı ıslah çalışması yapılmalıdır.
• Kanlıdere ve dere kollarına boşaltılan vidanjör suları için çok sıkı önlemler alınmalı ve ceza uygulanmalıdır.
• Vidanjörlerle atıksu taşıyan tüm araç sahipleri kayıt altına alınması gerekmektedir. Kayıt altına alınmayan araçlar tesbit edilerek, lisans almaya zorlanmalı, kayıt altına alınanlara ise çok sıkı denetimler uygulanmalıdır.
• Endüstriyel atıksular için özel arıtma tesisleri kurulmalı, kirliliği yaratanlar atıksu dâhil doğaya verdikleri tüm diğer zararlarla ilgili önlem almaya zorlanmalıdır.
• Kanalizasyon kurmakla yükümlü olan nüfus eşdeğeri 2000 üzerinde olan yerleşim birimleri, bir an önce atıksu toplama ve arıtma tesisleri konusunda gerekli projeleri hazırlamalı, yeterli finansmanı ayırmalı ve projeleri uygulamalıdır.
• Kanalizasyon sistemi kuramayan belediyeler vidanjör atıksularını arıtacak tesisler kurmalıdır.
Sonuç olarak; en büyük çevre problemlerinden biri olarak karşımıza çıkan kanalizasyon sisteminin ve atıksu arıtma tesislerinin, uzun vadeli ve tüm yerleşim alanlarının ihtiyacına karşılık verebilecek kapasitelere erişmesi için gerekli maddi kaynak bulunmalı ve hayata geçirilmesi için en kısa sürede çalışmalara başlanmalıdır. Altyapı olmadan üst yapının elbet bir gün çökeceğini öngörerek, bu tip altyapıları hayata geçirmelidir. Çevre Koruma Dairesi, 18/2012 sayılı Çevre Yasası kapsamında bu kirliliğe neden olanları tespit etmeli ve sorumlularını cezalandırmalıdır. Hükümet ise, belediyeleri altyapı yapmak için koordine etmeli, zorlamalı, finansal destek sağlamalı ve gerekli yaptırımları uygulamalıdır.
Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu