Aralık ayında Katar’da yapılacak BM İklim Konferansı’na hazırlıklar kapsamında yaklaşık 35 ülkeden bakanlar gayriresmî bir toplantı için bugün Berlin’de bir araya geliyor.
İklim değişikliği ve küresel ısınmaya karşı mücadele çabaları sürüyor. Otuzbeş ülkeden bakanların bir araya geleceği gayriresmî toplantıya ev sahipliği yapan Almanya, temponun artırılmasını istiyor. Başbakan Angela Merkel toplantı öncesinde hafta sonunda yaptığı açıklamada, 1997 yılında imzalanan Kyoto İklim Protokolü’nün süresi dolmadan yeni bir antlaşma üzerinde uzlaşılmasının önemini vurguladı. Merkel şunları söyledi:“Çok önemli bir hedef, Kyoto Protokolü sona ermeden yerine yenisinin konulması. 2015’e kadar herkes için bağlayıcılığı bulunan bir antlaşma oluşturulmalı. En önemlisi, sıcaklıktaki artışın iki derecenin üstüne çıkmasının engellenmesi. Son yıllarda yaşananlara bakıldığında bu çok iddialı bir hedef.”
Alman Çevre Bakanı Peter Altmaier de iki derece sınırının başından beri çok iddialı olduğunu ve bu hedefin ancak her şeyin senaryoya uygun olması durumunda tutturulabileceğini belirtti. İki derece sınırı BM’ye üye 193 ülkenin 2010 yılında belirlediği hedefler arasındaydı.
“Isınma 4 dereceyi bulur”
Alman çevre kuruluşu Germanwatch’tan Sven Harmeling, bu tür görüşmelerin önemli olduğunu, ancak somut sonuçlar çıkmayacağını belirtiyor. Harmeling, küresel ısınmanın iki santigrat derecenin altında kalması konusunda uzlaşılmasına rağmen, ülkelerin taahhütlerini tam olarak yerine getirmeleri durumunda bile bu yüzyılda en az 4 derecelik ısınma kaydedileceğine dikkat çekiyor.Enerjide dönüşüm konusunda Almanya iddialı bir rol oynamasına rağmen bazı konularda tıkanıldığını biliyoruz. Hedeflerin hayata geçirilmesinde sadece Almanya değil, diğer ülkelerde de daha yapılması gereken şeyler var. AB de sera gazı salınımının 2020 yılına kadar yüzde 20 azaltılması yönündeki hiç de iddialı olmayan hedefi konusunda açık bir işaret vermeli. Ve bu oranı en az yüzde 30’a yükseltmeli… Çok önemli bir başka nokta, ülkelerin işbirliği. Örneğin Almanya ve Avrupa’nın iklim koruma konusunda ciddi bir şekilde çalışan ülkelerle koalisyonlar oluşturması, Çin’i, Hindistan’ı ve kalkınmakta olan diğer ülkeleri de somut uygulamada desteklemesi.”
Çin ve ABD’nin rolü
Çevre örgütü Greenpeace’in uluslararası iklim politikaları sorumlusu Martin Kaiser de sera gazı salınımının azaltılması konusunda somut yükümlülükler getirilmesi çağrısında bulunarak, asıl sera gazı salınımından Kyoto Protokolü’nde imzası bulunan ülkelerin değil, toplam yüzde 40’lık oranla Çin ve ABD’nin sorumlu olduğunu belirtti.
Germanwatch’tan Harmeling ise iklim korumada ülkelerin durumlarıyla ilgili şu değerlendirmede bulunuyor:“Koyulan hedeflere göre bakıldığında Norveç’in örnek bir ülke olduğunu söyleyebilirim. Sanayi ülkeleri arasında Almanya dışında iddialı hedeflere sahip ikinci ülke. Kalkınmakta olan daha küçük ülkeler de var, Maldivler, Costa Rica gibi ülkeler var. Ama Çin’de yenilenebilir enerjiler konusundaki sürecin de oldukça iddialı olduğunu söylemek gerek. Buna tezat olacak şekilde, tüketimle birlikte termik santrallerin yayılması, karbondioksit salınımının güçlü şekilde artmasına neden oluyor. Ancak Çin’i bu konuda köşeye sıkıştırmak yerine, emisyon ticareti gibi konularda ilgili siyasî düzenlemeleri oluşturması için destek olunmalı.”
Aralık ayında Katar’da yapılacak BM İklim Konferansı’nın ana gündem maddelerinden biri, Kyoto’nun ardından yeni bir antlaşma yürürlüğe girene kadar bir geçici çözüme ulaşılması. Almanya bu bağlamda, şimdiye kadar süreci frenleyen ABD, Çin, Hindistan gibi ülkeleri ikna çabalarına ağırlık verecek.
KAYNAK:http://www.dw.de/dw/article/0,,16098903,00.html