Yatırım gerekçesiyle birçok alanda çevre tahribatına göz yuman hükümet, bu yöndeki kötü siciline yeni bir suç eklemeye hazırlanıyor
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşanan en büyük çevre felaketleri arasında taş ocakları yer alıyor. Taş ocakları sayısının fazla olması ve birçoğunun ilkel yöntemlerle işletilmesi doğaya verdiği zararı arttırıyor. Özellikle dağlardaki bazı kum çakıl ocaklarının “basamak sistemi” ile çalışmaya geçmemesi nedeniyle doğaya verdikleri zarar ve görüntü kirliliği de kat kat fazla oluyor. Taşların sökülmesi ve elenmesi aşamasında havaya toz parçaları yayılıyor. Bu tozlar hem bitki örtüsüne zarar veriyor, hem de yakın çevredeki yerleşim birimlerinde yaşayanların sağlığını olumsuz etkiliyor.
Çevrecilerin yanı sıra taş ocakları işletmecileri de, ülkedeki ocak sayısının ihtiyacın üzerinde olduğu görüşünde.
Hükümet yeni izin vermeye hazırlanıyor…
Çevreye vereceği zarar nedeniyle büyük bir toplumsal muhalefetle karşılanan Yedikonuk Petrol Dolum Tesislerinin yapımı için gerekecek hafriyatın sağlanması için Karpaz bölgesinde yeni bir taş ocağı izni verilmesi de perde gerisinde konuşulmaya başlandı. Petrol dolum tesisi yapacak olan bölgenin taş ocaklarına uzak olmasının maliyeti arttıracağı gerekçesiyle böyle bir talebin gündeme getirildiği öğrenildi. Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Nilden Bektaş, bu yöndeki kaygısını dile getirirken, oda olarak buna kesinlikle karşı olduklarını vurguladı.
Çevreciler ve işletmeciler hemfikir: “Sayı azaltılmalı”
Ülke de bulunan taş ocaklarının sayısının fazla olduğu konusunda işletmeciler de çevre uzmanları da aynı fikirde. İşletmeciler, sayısı çok fazla olan taş ocakları nedeniyle rekabetin arttığı ve bu nedenle ekonomik yönden güçlerinin azaldığını söylüyor. Bu nedenle “basamak sistemi” ile çalışmaya geçemediklerini belirten işletmeciler, devletin işletmelerin zararı tazmin ederek işleteme sayısının azaltılmasını savunuyor.
Çevre uzmanları ise özellikle kırma kum çakıl ocaklarını sayısının çok fazla olduğunu ve yeni ocaklar açılmasına gerek olmadığı görüşünde. Uzmanlar ocak sayısının azaltılarak rehabilite edilmesi gerektiğini söylüyor.
“Zarar en aza indirilmelidir…”
Çevre uzmanları da taş ocağı işletmecileri de ülkede taş ocaklarına ihtiyaç olduğu ancak taş ocaklarının çevreye en az zarar verecek şekilde olması görüşünde. İki kesimde taş ocaklarının çevreye verdiği zararın en aza indirilmesi gerektiğini savunuyor.
Hacımuratlar: “Taş ocağına kesinlikle karşıyım”
Büyükkonuk Belediye Meclis Üyesi Durmuş Hacımuratlar, daha önce bölgede taş ocağı bulunduğunu ve kapatılması için mücadele verdiklerini söyledi. Hacımuratlar, şimdi yeni bir taş ocağı yapılmasına kesinlikle karşı olduklarını kaydetti ve şu şekilde konuştu:
“Daha önce bölgemizde bir taş ocağı vardı. Bende o dönem Yedikonuk muhtarıydım. Buna karşı mücadele verdik. Kapandı. Ne yeni bir taş ocağına izin verilmesini ne de petrol dolum tesisi yapılmasını istemiyoruz.
Bölge halkının yüzde 80’ini buna karşıdır. Hükümet bu konuya daha ne kadar duyarsız kalacaktır. Konuşma hakkımız yoksa konuşmayalım. Katıldığım toplantılar da katılmadım diye yazılıyor. Bizi konuşturmak istemiyorlarsa söylesinler ağzımıza bant çekelim.”
Çıralı: “Sayı fazla”
Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı, taş ocaklarının ülkenin olmazsa olmazı olduğunu ancak bu faaliyetler yapılırken çevreye verilen zararın en aza indirilmesi gerektiğini söyledi. Çıralı, petrol dolum tesisleri veya başka bir gerekçeyle yeni bir izin verilmesine de oda olarak karşı olduklarını vurguladı. Çıralı, “Zaten yeterince taş ocağı var. Özellikle de Karpaz bölgesine bir taş ocağı izni verilmesine biz şiddetle karşıyız” dedi.
Çıralı, ülkede üç-dört taş ocağı olması yeterli iken on dört-on beş taş ocağı bulunduğunu ifade etti ve şu şekilde konuştu:
“Taş ocakları olmazsa olmaz. Her ülkede muhakkak vardır. Konut, altyapı yatırımı için gerekli malzemeler sağlanıyor. Ama bu faaliyetler yapılırken de her yaptığımız faaliyetin çevreye zararı var. Çevreye asgari zara verecek şekilde bu işle yapılmalıdır. Taş ocakları konusunda Avrupa Birliği’nin kriterleri var. Bunlara uyulması gerekir. Taş ocaklarının çevre zarar vermesindeki en büyük etken ise sayının çok fazla olmasıdır. Ülke için üç-dört taş ocağı yeterli iken on beş-on altı taş ocağı izni verildi. Bu olmasaydı, bu çirkin görüntüler oluşmayacaktı. Uzun vadeli bir süreç içerisinde çirkin görüntü arz eden taş ocakları rehabilite edilebilir. Bu yatırımları yapanlar mağdur edilmeden böyle bir uygulama yapılabilir. Malzemenin Güney’e ve yurt dışına satışı yasaklandı. Bu yanlıştır. Her ülke kendi doğal kaynaklarını kendi ekonomisine kazandırmak için elinden geleni yapar. Kum ve çakıl bizim ülkemizde doğal kaynaktır. Bu işlenerek Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde satma olanağı vardır.”
Uluğ: “Yeni taş ocağı iznine kesinlikle karşıyız ”
Kıbrıs Türk Taş Ocakları Birliği Başkanı Metin Uluğ, ülkede çok fazla taş ocağı olduğunu ancak bunun işletmecilerin suçu olmadığını kaydetti. Metin Uluğ, her ne sebeple olursa olsun yeni bir taş ocağı izni verilmesine de karşı olduklarını söyledi. Karpaz’da veya başka bir yerde duyulan hafriyat ihtiyacının var olan taş ocaklarından karşılanması gereğine dikkati çeken Metin Uluğ, “Zaten var olan ocaklar çok fazla biz onların dahi tazminatları ödenerek azaltılmasından yanayız” dedi
Devletin işletmecilere gerekli tazminatı ödeyerek bu sayının azaltılması gerektiğini söyleyen Uluğ şu ifadeleri kullandı:
“Zamanında devlet tarafından verilmiş ocak sayısı çok fazladır. Ancak bu işi yapan insanların bir suçu olduğuna inanmıyorum. Bu sayı insanlarla görüşerek tazminatları ödenerek azaltılabilir. Çünkü herkes kendine göre yatırıma yönelmiştir. Bankalardan borç almıştır. Zaten rekabetten dolayı kimse kazanç sağlayamıyor. Daha iyi faaliyette bulunmaları sağlanabilir. Ocaklar şimdi yeni sistem olan “basamak sistemi” ile çalışıyor. Bu sistemde kullanılan makinelerle daha kontrollü patlamalar yapılıyor. Yapılan anlaşmalarda da ocak terk edilirken alanın rehabilite edilmesi ve ağaçlandırılması vardır. Birde Güney’e satış yasaklanmıştır. Geliri olmayan kuruluşlar ayakta duramayacak.”
Bektaş: “Mutlaka çevreye zararı vardır”
Havadis’e konuşan Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Nilden Bektaş, ülkedeki en önemli çevre sorunları arasında taş ocaklarının olduğunu söyledi. Bektaş, taş ocaklarının çevreye olan zararları arasında ilk sıra da tozun geldiğini kaydetti ve şu şekilde konuştu:
“En önemli çevre sorunları arasında taş ocakları yer alıyor. Bir taş ocağı ne kadar iyi işletirseniz işletin çevreye mutlaka zararı oluyor. Bunu en aza indirmek gerekir. Taş ocaklarının çevreye olan zararları arasında ilk sırada toz geliyor. Taş ocakları açık işletme şeklinde çalışıyor. Taşların sökülmesi ve elenmesi aşamasında havaya toz parçaları yayılıyor. Çevredeki bitki örtüsüne ve yakında yerleşim alanı varsa yerleşim alanına zarar veriyor. Bu tozlar solumun yolu ile bulaşabiliyor. Diğer bir zararı ise görüntü kirliliği ve gürültüdür. Taşların çıkarılması için patlatma yapılıyor. Evsel atıklar düzenli olarak toplanmıyor.”
“Karayolları taş ocağı kapatıldı ve buna çözüm bulunmadı”
Bektaş, taş ocakları konusunda en büyük sorunun karayollarının geçmişte kullandığı taş ocağı olduğunu söyledi. Bu taş ocağındaki aynaların yüksek olduğunu ifade eden Bektaş şu şekilde konuştu:
“Taş ocakları konusunda en büyük sıkıntı karayollarının geçmişte kullandığı taş ocağıdır. Buradaki ayna yükseklikleri çok büyüktü. Taş ocağı kapatıldı ancak bir çözüm üretilmedi.
Biz bir turizm ülkesiyiz ve turizm ülkesinde görüntü kirliliği çok önemli bir sorundur. Bir iki yıl önce “basamak sistemine geçildi.” Maalesef geçmeyen taş ocakları var.”
“Gereksiz taş ocakları kapatılmalıdır”
Bektaş, gereksiz taş ocaklarının kapatılması gerektiğini ifade etti ve şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’den gelen maden mühendisleri ve çevre mühendisleriyle bir çalıştay yaptık. Bu çalıştaydan güzel ve yararlı sonuçlar çıktı. Önemli olan bu sonuçların bir yere ulaşmasıdır. Sadece dosya şeklinde tozlu bir rafta kalması hiçbir şey ifade etmiyor.
Türkiye’den gelen jeoloji mühendisleri bize bu konuda nasıl rehabilite yapılacağı konusundaki görüşlerini belirtti. Önemli olan bu sonucun bir yere ulaşmasıdır. Doğal kaynakları ve çevreyi korumak için imar planını hayata geçirmeliyiz.
Fiziki plan ve mevcut emirnameleri yasaya dönüştürmeliyiz. Tüm taş ocakları ülkenin ihtiyacına göre yeniden değerlendirilmeli, gereksiz olanlar kapatılmalıdır. Denetimler daha sık hale getirilmelidir. Özellikle Karayolları Dairesi’nin taş ocağı için rehabilitasyon gereklidir. Bunun için fon ayrılmalıdır.”
“Yeni taş ocaklarına karşıyız”
Petrol dolum tesisi için yeni taş ocaklarına ihtiyaç duyulmasının söz konusu olduğunu dile getiren Bektaş şu ifadeleri kullandı:
“Petrol dolum tesisi için yeni ocaklara ihtiyaç duyulacağından söz ediliyor. Biz özellikle buna karşıyız. Ülkede zaten kırma kum çakıl 19, dere kum çakıl 1, mozaik taşı ı 21 ve alçı taşı ve alçı taşı mermeri 3 tane de ocak vardır. Yeni bir kırma kum çakıl ocağına izin verilmemeli. 19 tane bile fazladır.”
Yapılan araştırmalara göre KKTC’de toplam 44 tane taş ocağı bulunuyor. Yapılan işe göre mevcut taş ocaklarının listesi ise şöyle:
Taş Ocağı Sayısı
Kum, çakıl kırma 19
Dere kum çakıl 1
Mozaik taşı 21
Alçı taşı ve alçı mermeri 3
KAYNAK : HAVADİS GAZETESİ http://www.havadiskibris.com/haber/11699/karpaza-tas-ocagi-baskisi.html