“PETROL DOLUM TESİSİNE HAYIR PLATFORMU” TARAFINDAN DÜZENLENEN PANELİN SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI

“Yedikonuk Sahilinde Petrol Dolum Tesisine Hayır Platformu”, “Kirli, tehlikeli ve çevre dostu olmayan tesislerin ülkemizde yapılmasını, gerek ülkenin kamusal ve gerekse yurttaşların özel çıkarlarına, daha da önemlisi, ortak akla aykırı buluyor ve derhal bu projeden vazgeçilmesini talep ediyoruz” diyerek, Karpaz Yarımadası çevresindeki kıyıların deniz koruma bölgesi olarak ilan edilmesini istedi.

“KİRLİ, TEHLİKELİ VE ÇEVRE DOSTU OLMAYAN TESİSLERİN ÜLKEMİZDE YAPILMASINI, ORTAK AKLA AYKIRI BULUYOR VE DERHAL BU PROJEDEN VAZGEÇİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ”

“KARPAZ YARIMADASI ÇEVRESİNDEKİ KIYILAR DENİZ KORUMA BÖLGESİ OLARAK İLAN EDİLMELİDİR”

Lefkoşa, 12 Şubat 12 (T.A.K): “Yedikonuk Sahilinde Petrol Dolum Tesisine Hayır Platformu”, “Kirli, tehlikeli ve çevre dostu olmayan tesislerin ülkemizde yapılmasını, gerek ülkenin kamusal ve gerekse yurttaşların özel çıkarlarına, daha da önemlisi, ortak akla aykırı buluyor ve derhal bu projeden vazgeçilmesini talep ediyoruz” diyerek, Karpaz Yarımadası çevresindeki kıyıların deniz koruma bölgesi olarak ilan edilmesini istedi.

“Yedikonuk Sahilinde Petrol Dolum Tesisine Hayır Platformu” tarafından geçtiğimiz Perşembe günü düzenlenen “Petrol Dolum Tesisinin Sakıncaları” konulu panelin sonuç bildirgesi açıklandı.

Sonuç Bildirgesi, “Yedikonuk Sahilinde Petrol Dolum Tesisine Hayır Platformu” Sözcüsü Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir tarafından bugün açıklandı.

Sonuç bildirgesinde, bir turizm ve eğitim adası olduğu, devletin çıkardığı çeşitli yasalarla da kabul edilen Kuzey Kıbrıs’a yapılması planlanan akaryakıt dolum tesisinin, ülkenin her neresine olursa olsun, getireceği zararların, yararından çok daha fazla olacağının, dünyada yaşanan örneklerle sabit olduğu belirtildi.

“Küresel ölçüde her yıl ortalama 6 petrol dolum kazası meydana geldiği ve bunların en gelişmiş ülkeleri de kapsadığı düşünüldüğünde felaketi kapımıza davet etmiş olacağımız aşikardır. Oysa turizmin var olabilmesi; çevresel kaynakları yöneterek ekonomik, sosyal ve estetik ihtiyaçların karşılanmasına olanak vermek, biyolojik çeşitliliğin, yaşam destek sistemlerinin, elzem ekolojik süreçlerin ve kültürel bütünlüğün sürdürülebilmesini sağlama koşullarına bağlıdır” denilen bildiride, ekonomik anlamda dikkate değer hiçbir katkısı olmayacağı iddia edilen tesisin, gerek inşası ve işletilmesi esnasında, gerekse olası kazalar sırasında çevreye yapacağı etkilerin geri döndürülemez sonuçlar yaratacağı ve başta turizm olmak üzere tüm ekonomik faaliyetlerin büyük bir yıkıma uğrayacağı savunuldu.

Sözkonusu yatırımın, Anayasal haklar dahil, yürürlükteki birçok yasa, Bakanlar Kurulu kararları ve uluslararası sözleşmelerle doğrudan çeliştiği, hatta ihlal ettiği görüşü ileri sürülen sonuç bildirgesinde şu görüşlere yer verildi:

“KKTC Anayasası’nda toprağın, kıyıların, tarih, kültür ve doğa varlıkları ile ormanların korunması konusundaki 37, 38, 39 ve 40. maddelerine; 21/1997 sayılı Çevre, 52/2011 sayılı Turizm Gelişim ve 27/2000 sayılı Teşvik Yasası gibi yasalara; Çevre Politikası Stratejisi, Büyük Konuk Belediye Sınırları Dahilinde Eko Turizm Pilot Bölgesi İlanı gibi yönetsel kararlara; (içselleştirilmemiş olsalar bile dünya ölçüsünde rehber kabul edildikleri için) Akdeniz’de kirliliğin önlenmesi ile ilgili protokol ve sözleşmelere, BM Küçük Adalar Konferans kararlarına ve AB müktesebatına doğrudan aykırıdır.”

Yerel ve uluslararası uzmanların bu konuda yaptıkları bilimsel çalışmalara Yedikonuk bölgesinin eşsiz bir doğal zenginliğe sahip olduğu, bölgede kuvvetli yüzeysel ve dipsel akıntıların mevcut olması sebebi ile gemilerden, tesisten veya borulardan sızacak olan yakıt ve yağ benzeri kirleticilerin, sadece bölgeye değil, Doğu Akdeniz’in büyük bir kısmına ve yörenin tüm ekosistemlerine zarar vereceği görüşleri de dile getirilen bildiride, “Bu nedenle, çok değerli resiflerin bulunduğu Karpaz Yarımadası çevresindeki kıyıların deniz koruma bölgesi olarak ilan edilmesi için gerekli çalışmaların yapılmasını öneriyoruz” denildi.

“Bu dolum tesisinin projelendirilmesi sırasında risk analizleri ve fayda/maliyet analizlerinin yapılmaması, ayrıca oluşacak atıklar konusunda herhangi bir çalışma bulunmaması nedeniyle hazırlanan ÇED Raporu’nun bilimsel anlamda geçerliliği ve güvenirliği olmayan bir doküman olduğu” savunulan sonuç bildirisinin sununda şöyle denildi:

“Sonuç olarak; adamızda uygulanacak projelerin, ülkemizin ekonomik faaliyetleri, tanımlanmış stratejik gelişme hedefleri ve ekolojik bütünselliği ile uyumluluğunun esas olmasına, yatırımların bu kapsamda ele alınarak, yasalara ve etik kurallara bağlı bir yönetim anlayışı ile ve karar verme süreçlerine siyasetçi, bürokrat ve sivil toplum bağlamında tüm paydaşların dahil edilmesiyle çözümlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Hem ekonomik beklentileri karşılaması şüpheli olan, hem de çevresel etkileri ülke ölçeğinde yıkıma yol açması kesin olan söz konusu petrol dolum tesisi ile bu gibi kirli, tehlikeli ve çevre dostu olmayan tesislerin ülkemizde yapılmasını, gerek ülkenin kamusal ve gerekse yurttaşların özel çıkarlarına, daha da önemlisi, ortak akla aykırı buluyor ve derhal bu projeden vazgeçilmesini talep ediyoruz.”