Ünlü sinema sanatçısı Ediz Hun’la özel yaşantısından çevreye, siyasetten Kıbrıs sorununa kadar ‘her şeyi’ dobra dobra konuştuk

‘Kıbrıs kurak, Talat ön yargısız, çözüm ise daima barıştadır’
Didem MENTEŞ

Türkiye’nin ünlü sinema sanatçısı ve Çevre Uzmanı Ediz Hun, Yeşil Barış Hareketi’nin, 20’inci yılı nedeniyle düzenlediği “Ekolojik Ekonomi Konferans- Panel”ine davetli konuşmacı olarak katıldı.

Çevre Panel’inde “Sosyal Ekonomik Kalkınma Doğa İnsan İlişkileri” konusunda panele katılanlara bilgi veren Ediz Hun, sıcak ve samimi hareketleriyle izleyicilerden büyük alkış topladı. Panel sonrasında sevenlerine imza dağıtan ve fotoğraf çektiren Ediz Hun, “kim olursa olsun herkese ilgi gösterilmeli” diyerek içindeki insan sevgisini içtenlikle ortaya koydu. Ülkemize iki günlük bir ziyarette bulunan Ediz Hun, uzun bir aradan sonra ziyaret ettiği Kıbrıs’ın yaşam standartlarının oldukça geliştiğini dile getrdi.

Ediz Hun, hem çevre uzmanı, hem siyasetçi hem de sanatçı gözüyle Kıbrıs izlenimlerini YeniDÜZEN’le paylaştı.

ÇEVRE: Çarpık inşaatlar

· YeniDÜZEN: Yeşil Barış Hareketi’nin “Ekolojik Ekonomi Konferans-Panel”i için ülkemize davetli konuşmacı olarak geldiniz. Burada kaldığınız kısa sürede Kıbrıs’taki çevreyi nasıl buldunuz?

· Hun: “Ben Kıbrıs’a daha önce de gidip geldim. Çevrenin gelişmesi 1974 yılındaki ile mukayese edilemez. KKTC çok gelişmiş. Dikkatimi çeken Lefkoşa’dan Girne’ye giderken yol kenarındaki çöp atıkları oldu. Bunları düzenli bir şekilde temizlemek gerekiyor. Tabii burada insanların duyarlılığı da söz konusudur. Ayrıca çarpık inşaatlar da dikkat çekiyor. Denizleriniz temiz, hava kirliliği ise çok fazla yok. Küresel ısınmadan dolayı büyük bir kuraklığın olduğu ortada. Ama dediğim gibi ülkeniz çok gelişmiş durumda.

· YeniDÜZEN: Türkiye’deki çevre durumu hakkında neler söyleyeceksiniz?

· Hun: “Türkiye’de son yıllarda çevre konusunda halkta bir bilinçlenme söz konusu var. Artık eskisi gibi değil ama bu duyarlılığın oluşan hükümetler tarafından da aynı hassasiyetle devam edilmesi gerekiyor. Türkiye’de çok çevre problemi var. Tabii burada küresel ısınmadan bir kuraklık yaşandığı için orası bilinmiyor. Doğanın tahrip olduğu herkes tarafından biliniyor. Şuanda sizin denizleriniz temiz durumdadır. Fakat Türkiye sahillerinin belirli kesimleri dışında denizler çok kirli. İstanbul’daki denizlere girilemiyor. Akarsu ve göllerimiz çok aşırı derecede kanalizasyon atıkları, aşırı avlanmayla tabi değerlerini kaybetme durumunda. Birçok yerlerde hava kirliliği söz konusudur. Burası oraya göre mukayese edilmeyecek şekilde daha düzgündür. Türkiye çok büyük bir ülke olduğu için sorunları da o derece fazla; su ve hava kirliliği çok var. Çeşitli kimyasal ilaçlar ve çeşitli tarım ilaçlarıyla, toprağımız hem değer kaybediyor hem kaznıyor. Bütün bunlar çözülemeyecek problemlerdir. Bir taraftan temizlense bir taraftan kirleniyor. Dediğim gibi bir duyarlılık söz konusu.”

· YeniDÜZEN: Dünya ülkeleriyle ilgili çevre hakkındaki izlenimleriniz nelerdir?

· Hun: “Gelişmiş ülkelerde çevre çok daha iyi durumda. Çevre koruma bilinci gelişmiş olarak ortaya çıkıyor. ABD, İngiltere, Almanya ve Japonya gibi ülkeler dışında İskandinav ülkelerinde de doğal hayatının korunması ön planda yer alıyor. Oralarda bir ağaç dahi kesemezsiniz. Tabi kalkınma düzeyi arttıkça, koruma düzeyi de artıyor.”

KIBRIS SORUNU: Türkiye hassas olmalı

· YeniDÜZEN: Çevre uzmanı ve sanatçı kişiliğiniz dışında uzun süre bir TBMM’de milletvekilliği yaptınız. Eski bir siyasetçi olarak Kıbrıs sorunu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

· Hun: “Kıbrıs’ta iki farklı düşünceye sahip, iki toplum yaşıyor. Bu toplumlardan biri AB’ye üye, biri ise çok istemesine rağmen üye olamamış bir toplum. Benim kanaatime göre sorunların çözülmesi çok uzun vadede olacak, belki birinin kaçınması gerekecek. Dünya tarihine baktığınız zaman sorunları çözülmemiş bir ülke yok. Sonunda bir açıklığa varacak. İnsanları dili ve dininden ayırmadan fazla insani değerlerin artması için biraz daha zamana ihtiyacımız var. İleri toplumlarda insanlık ön plandadır. İlkel toplumlarda insan ayırımı daha bencilcedir. Bir gün gelecek bunlar geride kalacak. İnsani değerler ortaya çıkacak. Kıbrıs sorununun çözümü Türkiye’nin ve AB’nin müşterek tutumuyla doğru orantılı şekilde yol alabilir. Türkiye’de Kıbrıs sorununa daha sıcak yaklaşmalı, AB de Türkiye’nin hassasiyetine biraz daha kavrayabilmeli, bununla birlikte yaşayabilmelidir.”

· YeniDÜZEN: “Size göre bu konuda ne yapılmalıdır?

· Hun: “Bana göre dostluk yapılmalıdır. Rum kesimi az da olsa merhabalaşıyor. İki toplumun mevcudiyeti kabul edilmelidir. Rum kesiminde bir kompleks söz konusudur. İki teşebbüs de sana karşı hudutlarını değiştirmezler. Onlar Türkiye karşısında kendilerini ezik ve zayıf hissediyor. Bu onlarda bir kompleks yarattı. Kuvvetler çok dengesiz bir şekilde yayıldı. Bir güçlü Türkiye var. Ben çok dayak yedim artık size sıcak bakamam. Taviz vermiyorlar. Ben yakında bir çözüm beklemiyorum. Zaten Kıbrıs’ta çözüm olmazsa Türkiye AB’ye giremez. Türkiye buradaki toplumun refahını düşünmek zorunda.

ÇÖZÜM: Daima barışta!

· YeniDÜZEN: Tavizler deyince?

· Hun: “Ben strateji uzmanı değilim. Bir vatandaş olarak gördüğüm ufak tefek yanak okşamalar yapılabilir. Bizim burada onlara biraz sevgiyi göstermemiz gerekir. Belirli zamanlarda realisyona dönüşmesi gerekir. Karşılıklı taziye ziyaretleri bile olabilir. Örneğin Tasos Papadapulos’un cenazesindeki ‘oxi’ yazısı olmaması gereken bir şey. Taziye ziyaretleri yaklaştırıcı şeyler, uzaklaştırıcı değil. Bunlar sevgi alış verişidir. Olumlu adım atarsanız, olumlu sonuçlar alabilirsiniz. Çözüm daima barıştadır.”

· YeniDÜZEN: “Sevgi” sözcüğünü sürekli kullanıyorsunuz. Bunun sebebini öğrenebilir miyiz?

· Hun: “Çünkü sevgi pozitif enerji veriyor. Sevgiden konuşurken bile insanların gözlerine bakarak konuşmalısınız. Ben hep öyle yapıyorum. Çünkü sevgi ruhu açıklayan bir gözdür.”

TALAT: İyi bir Cumhurbaşkanı

· YeniDÜZEN: Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Başbakan Ferdi Sabit Soyer ve Çevre Bakanı Mustafa Gökmen’e bir ziyarette bulundunuz. Kendilerini nasıl buldunuz? Kıbrıslı Türkler hakkında neler düşünüyor sunuz?

· Hun: “Ben eskiden de çok geldim. Kıbrıslı Türkler çok misafirperver buda güzel ve sıcak insanlar olduğunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanımız da çok samimi ve sıcak kişiliklere sahip. Bana göre Talat Bey genç ve iyi bir Cumhurbaşkanı. Uzak yerlere koşturarak ülkesi için canla başla çalışıyor. Geniş açılı düşünen bir başkan, ön yargılı değil.”

BİRAZ DA ÖZEL HAYAT: Programlı bir yaşam

· YeniDÜZEN: Ediz Hun bir günü nasıl geçiriyor?

· Hun: “Sabah kalkar kalkmaz ilk yaptığım şey spordur. Sporumu yaptıktan sonra çok sıkı bir kahvaltı yapıyorum. Kahvaltımda nar suyuna kadar her şey var. Sağlığıma çok dikkat ediyorum. Öğlen saatlerinde de hafif bir şeyler yiyorum. Ben programlı yaşayan bir insanım. Bugünüm geçen haftadan bellidir. Mesela haftaya bugün Alanya’da bir film çekimim var. O gün programım ne ise onu uyguluyorum. Programlı yaşamak hem sağlık hem de başarı getiriyor. Çok disiplinli bir yaşantım var. Hayatta başarılı olmak için disiplinli ve azimli olunmalıdır. Başarı azmin zaferidir. Ben disiplinli ve azimliyim. Ben filmlerimden sonra 35 yaşında azim ettim ve üniversiteye gittim.”

· YeniDÜZEN: Kıbrıs’ta film çekmeyi hiç düşündünüz mü ya da neden daha önce çekmediniz?

· Hun: “Tesadüf etmediği için çekmedim. Ama film çekmek isteyen insanlar için çok uygun bir yer olduğunu düşünüyorum.”