Bio-dizel için düğmeye basıldı

Tarım Bakanlığı Müsteşarı Kestigül, bio-dizel üretimi için yasal ve teknik altyapılar hazırlanırken, yılda 10 bin ton bio-dizel üretebilecek bir tesis dizayn edilmesi için girişim başlatıldığını açıkladı Gözde SÜREÇ

Tarım Bakanlığı Müsteşarı Hasan Kestigül, bio-dizel üretimine yönelik çalışmalar konusunda bilgi vererek, yasal ve teknik altyapının hazırlanması amacıyla çalışmalar başlatıldığını kaydetti.

Bu çerçevede Türkiye Konya Selçuk Üniversitesi’nden üç profesörün ülkemize gelerek konuyla ilgili çalışmalar yaptığını anlatan Kestigül, Kıbrıs Türk Yatırım Geliştirme Ajansı (YAGA)’nın da son dönemde bu konuda çalışmalar başlattığına değindi.

Kestigül, uygun bir yatırımcı bulunması halinde ülkede yılda 10 bin ton bio-dizel üretebilecek bir tesis dizayn edilmesi düşüncesi bulunduğunu açıkladı.

Bio-dizelin ne olduğu konusunda da bilgi veren Kestigül, ayçiçeği, soya, kanola, aspir, jojoba gibi yağlı tohum bitkilerinden elde edilen yağlarla atık hayvansal yağların, motorinle harmanlanarak, yakıt olarak kullanılmasına bio-dizel denildiğini anlattı.

Ülkemizde yılda ortalama 7 bin ton kadar bitkisel yağ ithal edildiğini bunların 3 bin tonun kullanıldığını geri kalanının ise kanalizasyona dökülerek, yeraltı su rezervlerini ve çevreyi kirlettiğini kaydeden Kestigül, bio-dizel üretimi yapabilecek bir tesis kurulması halinde bu yağların kullanılabileceğini söyledi.

Ülkemizde bio-dizel üretimi

Kestigül, ülkemizde son dönemde bio-dizel üretimine yönelik çalışmalar konusunda bilgi vererek, bio-dizelin yasal ve teknik altyapısının hazırlanması amacıyla çalışmalar başlatıldığını kaydetti.

Uygun bir yatırımcı çıkarması halinde ülkede yılda 10 bin ton bio-dizel üretebilecek bir tesis dizayn edilmesi düşüncesi bulunduğunu açıklayan Kestigül, şöyle devam etti:

“YAGA’nın ülkede bir bio-dizel üretim tesisi kuracak olan gerek iç, gerek dış yatırımcıya tesisi kurabileceği bir alanı devletin makul fiyata kiralayabileceğine yönelik bir çalışması var.”

Kestigül, tesis kurulduktan sonra ilk önce yanmış bitkisel yağların toplanıp onların kullanılabileceğini, ardından tohumluk yağ bitkilerinin yurt dışından getirilip işlenip kullanılabileceğini söyledi.

Tarım Bakanlığı olarak bio-dizel kullanımı çalışmaları çerçevesinde tohumluk yağ bitkilerini ülkemizde ektirmeyi planladıklarına da değinen Kestigül, bu bitkilerin bir kısmının kurak, engebeli, tarımsal alan olma özelliği az olan yerlerde yetiştirilebileceğini tespit ettiklerini kaydetti.

Kestigül, ülkemizde yılda 140 bin ton motorin kullanıldığını, bunun yüzde 2’sinin bio-dizel olarak kullanılması halinde, 2 bin 800 tonluk bir bio-dizel ihtiyacı olacağını ifade etti.

Alternatif enerji

Ucuz ve kaliteli enerji ve su sorununun dünyanın en önemli sorunlarından olduğuna işaret eden Kestigül, her iki sorunun da ülkemizde en şiddetli şekilde hissedildiğini vurguladı. Kestigül, enerji ihtiyacının petrol ve petrol ürünlerinden karşılandığını, ancak dünyada petrol fiyatlarının çok yükselmesi ve dünyanın 40-45 yıllık bir petrol rezervinin kaldığının anlaşılmasının, geleceği planlayan modern ülkeleri, alternatif enerji arama noktasına getirdiğini söyledi. Alternatif enerjilerin rüzgar ve güneş enerjisi ile bio-dizel olduğunu söyleyen Kestigül, bu nedenle ülkemizde de bio-dizel konusunda çalışmalar yapılmaya başlandığını vurguladı.

YAGA’nın alternatif enerjiler konusunda özellikle rüzgar ve güneş enerjileri üzerine yabancı yatırımcılarla bir takım çalışmaları yaptığını kaydeden Kestigül, yine aynı çerçevede bio-dizelle ilgili çalışmaların da yapıldığını anlattı.

Neden bio-dizel?

Tarım Bakanlığı Müsteşarı Hasan Kestigül, herkesin çevreye, dünyaya ve gelecek kuşaklara karşı bir sorumluluğu bulunduğunu söyleyerek, “çevreyi koruyup gelecek kuşaklara devretmeliyiz” dedi.

Küresel ısınmanın birçok nedeni olduğunu anlatan Kestigül, fosil yakıtların kullanılmasının çok büyük etkisi olduğuna vurgu yaptı.

Kestigül, küresel ısınmada enerji kullanımının etkisinin yüzde 49, endüstrileşmenin ve sanayinin yüzde 24, ormanların yok edilmesinin yüzde 14 ve tarımın da yüzde 13 olduğuna işaret ederek, bu gerçekler ışığında alternatif enerji kullanımının önemine dikkati çekti.

Küresel ısınmanın önlenmesi amacıyla 1997 yılında Kyoto Protokolü imzalandığını anlatan Kestigül, şöyle konuştu:

“Bu anlaşmayı imzalayan ülkeler 2011 yılına kadar kullandıkları dizel yakıt içinde, bio-dizel kullanımını yüzde 2’ye sonra da yüzde 4’e çıkarmayı kabul ettiler. Şu anda Avrupa Birliği ülkelerinin büyük bir çoğunluğu yüzde 1.8-1.9 arasında bio-dizel kullanıyorlar.”

Gelecekte ülkemizin de AB’ye girerek bu sözleşmelere imza koyması halinde bio-dizelin, ya ülkemizde üretip kullanılacağını ya da ithal edilip kullanılacağını ifade etti.