Beşparmak Dağları’ndaki onlarca taşocağının yol açtığı çevre felaketi geri dönülemez boyuta ulaştı
DAĞLAR YOK EDİLİYOR: Beşparmak Dağları’ndaki taşocaklarının faaliyetleri, dağın yüzey şeklini değiştirecek boyutlara ulaştı. İnsan eliyle yaratılan yüzyılın en büyük çevre kirliliğine dönüşen taşocakları, dağların yanında ormanları da yok ediyor
FELAKET ÇOK BÜYÜK: Beşparmak Dağları’nın batı ucunu oluşturan Kozanköy’ün üst başından doğu ucunu oluşturan Karpaz’a kadar boydan boya uzanan taş ocaklarından patlatılan dinamitlerle her gün yüzlerce ağaç yok oluyor, yer altı su kaynakları kayboluyor
YEŞİL, BEYAZA DÖNÜŞTÜ: Taşocaklarının çevresinde bulunan ormanlar taşocaklarından çıkan beyaz tozun tehdidi altında. Orman fakiri ülkemizde taşocaklarının bölgedeki ağaçlara tahribatı çok fazla. Taşocaklarından çıkan toz toprak, ağaçların yeşil görüntüsünü beyaza boyadı. Yüzlerce ağaç kuruma tehlikesiyle karşı karşıya
Ali CANSU
Yıllardır tartışma konusu olan ama hiçbir önlem alınmayan taşocakları, insan eliyle yaratılan yüzyılın felaketine dönüştü. Volkanik yapısı ve görünümü nedeniyle dünyada eşine az rastlanır Beşparmak sıra dağları taşocaklarının yarattığı tahribat nedeniyle şekil değiştiriyor. Çoğunda 24 saat faaliyet gösterilen ve tonlarca dinamit patlatılan taş ocaklarında yaratılan derin uçurumlar bir yandan ormanları yok ederken diğer yandan da yer altı sularının yok olmasına yol açıyor.
İnşaat sektöründeki yükselişin azalmasına karşın kırma çakıl ve kuma talebin sürmesi yüzünden birçok taşocağı 24 saat faaliyet gösteriyor.
Taşocaklarının doğada yaptığı tahribat gözler önündeyken, yeni taş ocağı izinlerinin verilmesi tepkilere neden oluyor. Taşocağı olan yerlerde, hava kirliliği, görsel kirlilik, gürültü kirliliği, toprak kirliliği, atık kirliliği ve su kirliliği yaşanıyor.
Güzelyurt’tan Karpaz’a kadar ülkenin dört bir yanında taşocağı bulunmasına karşın özellikle Beşparmak sıradağlarında bulunan agrega taşocaklarının (kırma kum, çakıl taş ocakları) yarattığı çevre ve görüntü kirliliği çok büyük boyutta. Bunun nedeniyse, büyük ölçekli işletmelerin tamamına yakınının bu bölgede bulunması gösteriliyor.
Beşparmaklar, her geçen gün daha çok tahrip edilirken, bölge halkının sıkıntılı bir yaşam sürdürmesine de göz yumuluyor. Taşocaklarının özellikle Akçiçek, Boğazköy, Dikmen, Güngörköy, Değirmenlik, Alevkayası, Mersinlik ve Büyükkonuk halkına sıkıntılı bir hayat yaşatması bu ocakların çevreye verdiği hasar yanında insan sağlığı için de tehlike oluşturduğunu gözler önüne seriyor. Taşocaklarının kaplamış olduğu toplam alan 2 milyon 183 bin 592 metrekareyi buluyor.
Yemyeşil ağaçlar beyaza boyandı
Taşocaklarının doğaya ve çevreye verdiği zarar, her geçen gün daha çok hissediliyor. Orman fakiri ülkemizde taş ocaklarının bölgedeki ağaçlara tahribatı çok fazla. Taşocaklarından çıkan toz, ağaçların yeşil görüntüsünü beyaza dönüştürdü. Toz toprağa mahkum edilen yüzlerce ağaç kuruma tehlikesiyle karşı karşıya.
Bölgedeki ağaçların göz göre göre kurumaya terk edilmesi, oradan geçen turistler, çevreciler ve vatandaşların büyük tepkisine yol açıyor. Batıdan doğuya kadar uzanan Beşparmak Dağları yok olma sürecini yaşarken, hükümetin olup bitenleri izlemekle yetinmesi çevrecilerle vatandaşların tepkisini artırıyor.
Turistik bölgede taşocağı cinayeti
Batıda Kozan’dan Selvilitepe’ye doğru turistler için yeniden yapılan daracık asfalt yolun kenarında ağaçlı, yeşilin her tonunu barındıran bir güzelliğin olduğu yere taş ocağı izni verilmesine, çevreciler ve bölge halkı bütün uğraşlarına karşın engel olamadı.
Selvilitepe’ye çıkarken görülen manzaradan bölgede adeta bir taşocağı cinayeti işlendiği görülüyor. Tepede doğayla iç içe bulunan bir yerde ormanlar yok edilirken, kayaların parçalanıp taş, çakıl, mermere dönüştürülmesiyle doğa katlediliyor. Çevreden geçen ve doğanın yok edildiğini gören turistler ise hayretler içerisinde kalıyor. Ağaçların kökleri oyulmuş, bir alt tabakadaki ağaçlar yok edilmiş, adeta köstebek yuvası açılırken, yetkililer bu cinayeti izlemeye devam ediyor.
Vatandaşlar, “Beşparmakların doğusunda da cinayetler sürüyor. Yetkililerin eli kolu bağlı oturuyor. Niye durdurmuyorlar? Dağlar yok oluyor. Bari Kozan üstündeki cinayeti durdurunuz. Ocağı kapatınız ve basına gösteriniz. Yeter artık. Ağacı üstten yok edemediler, kökünü kazıyorlar.” diye isyan ediyor.
Değirmenlik-Girne anayolu üzerinde devletin çalıştırdığı taşocağı kilometrelerce büyüklükteki alanı her geçen gün biraz daha ortadan kaldırırken, bölgenin 3 kilometre batısında, Alevkayası yolu üzerinde bulunan taş ocağında patlatılan dinamitlerle orman ortadan kaldırırken bölgede geniş bir alan beyaz toza bürünüyor ve yüzlerce ağacın kurumaya terk ediliyor.
Taşocaklarının zararları
Taşocaklarının çevreye etkilerinin altı ana başlıkta toplanabileceğini kaydeden uzmanlar, bunların hava kirliliği, görsel kirlilik, gürültü kirliliği, toprak kirliliği, artık kirliliği ve su kirliliği olduğunu belirtti.
Hava kirliliğinin; tozların bazı bitkilerin gelişimini engelleyici yönde belirgin bir etkisi olduğunu ve çevre kalitesini kötüleştirdiğini kaydeden çevreciler, ayna yükseklikleri 20 metreyi aşan taşocaklarının genel bir görüntü kirliliği yarattığının ve özellikle turizm ülkesi olan adamızda büyük bir sorun olduğunun altını çizdi.
Taşocaklarında malzemenin çıkarılması sırasında kullanılan patlayıcılardan kaynaklanan başlıca iki etkenin var olduğunu belirten çevreciler, bunların birincisinin patlayıcılardan kaynaklanan gürültü kirliliği, ikincisinin de meydana gelen sarsıntılar olduğunu ve bu iki etkinin de insan sağlığını doğrudan olumsuz etkilediğini kaydetti.
Taşocaklarının patlatılması sırasında çıkan tozda bulunan kirecin uzun yıllar toprakta birikerek toprağı olumsuz etkilediğini; bunun da bitkinin mineral maddelerden istifadesini kısıtladığı ve bunun toprak kirliliğine neden olduğunu anlatan çevreciler, ayrıca ocak işletilen bölgelerde yeraltı suyunun ve yüzeysel suların da etkilenebileceğine dikkat çekti.
Çevreciler, bazı taşocaklarında büyük miktarlarda kaya atıkları oluştuğunu, kullanılmayan malzemelerin genellikle depolandığını ve depolama hacmi aşıldığı zaman ise dere yataklarına ve boş arazilere boşaltıldığına değinerek, bu tip atıkların dere yataklarına boşaltılması yerine yol yapımında kullanılmasının daha yararlı olacağını savundu.