KKTC’de özel koruma altına alınan 6 bölgenin yönetim ve koruma planlarının hazırlanması projesi çerçevesinde ilk çalıştay yapıldı.
AB Program Destek Ofisi’nde yer alan çalıştaya sivil toplum örgütleri, Çevre Koruma Dairesi, Başbakanlık AB Koordinasyon Merkezi, Avrupa Komisyonu temsilcileri ile 6 bölgeden biri olan Akdeniz köyü yakınlarında Maronitlerin kaldığı Koruçam köyünün muhtarı da katıldı.
Özel koruma bölgesi ilan edilen Alagadi, Karpaz, Akdeniz köyü, Gazimağusa Sulak Alanları, Beşparmak Dağları, Akdeniz foklarının yuvalama alanlarının bulunduğu kuzey sahilinin bir bölümü, Kıbrıs sorunu çözümlendiği ve Kuzey Kıbrıs da AB’ye girdiği zaman, Avrupa Birliği ülkeleri arasında korunan alanlar ağını oluşturan Natura 2000 ağına dâhil edilecek.
“KKTC’de Potansiyel Natura 2000 Alanları Yönetim Planları Hazırlanması ve Yönetilebilmesi İçin Altyapı Sağlanması Projesi” için AB Mali Yardım Tüzüğü’nden 5 milyon Euro’luk bir kaynak ayrıldı.
Rashbash
Etkinlikte açılış konuşması yapan AB Komisyonu Türk Masası Şefi Andrew Rasbash, çalıştayın Kıbrıslı Türk paydaşlarla konu hakkında görüş alışverişinde bulunulması, katılımcılar aracılığıyla kamunun proje çerçevesinde yer alacak çalışmalar hakkında bilgilendirilmesi ve projede yer alan paydaşlar arasında bir işbirliği başlatılması için düzenlendiğini anlattı.
Projenin, AB Mali Yardım Paketi çerçevesinde Kıbrıslı Türkler ile Avrupa Komisyonu arasında çevre koruma alanında yapılan en önemli işbirliği olduğunu ifade eden Rashbash, Avrupa Komisyonu’nun projeye çok önem verdiğini vurguladı.
Sürdürülebilir kaliteli bir yaşam için Kıbrıslı Türkler açısından projeyi “önemli bir fırsat” olarak gördüğünü kaydeden Rashbash, AB yaslarıyla kurulan Natura 2000’in ana içeriklerinden birinin katılımcılık olduğunu da ifade ederek, söz konusu yerel organların hem planlama hem de uygulama aşamasında yer alması gerektiğini kaydetti.
Yaşanan yapılaşmaya rağmen bazı Akdeniz ülkelerinde yaşanan betonlaşmanın Kuzey Kıbrıs’ta olmayışından dolayı Kıbrıslı Türklerin şanslı olduğunu ifade eden Rashbash, Kuzey Kıbrıs’ta son birkaç yılda bazı olumsuz değişiklikler yaşandığını, ancak buna rağmen halen Kuzey’de ender rastlanır flora ve faunaya sahip çok güzel alanlar bulunduğuna dikkat çekti. Bu bölgelerin yapılaşma ve yeterince korunamadıkları için tehlike altında olduklarını dile getiren Rashbash, “En büyük tehlike ise bilinçsizliktir” dedi.
Bölge insanlarının söz konusu bölgelerin korunmasının önemini kavrayamadığını anlatan Andrew Rashbash, “Kontrolsüz yapılaşmaya müsaade ederseniz, insanların söz konusu bölgeye gelme nedenlerini ortadan kaldırırısınız” uyarısında bulundu. Rashbash, betonlaşmanın esas alındığı kalkınma modelinin Kıbrıs için uygun olmadığını da ifade etti.
Koruma ve yönetim planlarının hazırlanması için Polonyalı Niras şirketinin öncülüğünü yaptığı bir konsorsiyumla 1.5 milyon Euro’luk bir sözleşme imzalandığını anımsatan Rashbash, koruma altına alınan bölgeler için profesyonel yönetim oluşturulmasının da projenin önemli bir parçası olduğunu söyledi.
Rashbash, projenin tamamlanmasını müteakip, bölgelerin korunmasına yönelik yapılacak altyapı yatırımları için Avrupa Komisyonu’nun 3.5 milyon Euro’luk bir kaynak daha ayırdığını söyledi.
Kıbrıs’ta bir çözüm bulunduğu takdirde AB müktesebatının bütünüyle Kuzey’de de uygulanması gerekeceğini ifade eden Andrew Rashbash, bununla birlikte 6 bölgenin de Natura 2000 ağına dâhil edileceğini anlattı. Rashbash, Kıbrıslı Türklerle işbirliğinin ise bu yönde olduğunu kaydetti.
Beyaz
Başbakanlık AB Koordinasyon Merkezi adına konuşan Çevre Uzmanı Erseven Beyaz ise, AB Koordinasyon Merkezi olarak, her AB projesinde olduğu gibi, projenin zamanında ve başarılı olması için gereken yardımı yapacaklarını kaydetti.
Beyaz, Kıbrıs Türk toplumunun projeden çok faydalanacağını da belirtti.
Kusetoğulları
Çevre Koruma Dairesi adına konuşan Hasibe Kusetoğulları, projenin bakanlık tarafından desteklendiğini belirterek, projenin tüm paydaşlara açık olduğunu kaydetti.
Ülkede doğal hayatın yeterince korunamadığı yönünde söylemlerde bulunulduğunu belirten Kusetoğulları, ülkede korunması gereken birçok doğal değerler bulunduğu için bugün burada toplanıldığını söyledi.
Seffer
Proje Ekip Lideri Jan Seffer, Natura 2000’in özel bir proje olduğunu belirterek, doğal yaşam alanlarının ve canlı türlerinin korunması için bilimsel veriler kullanıldığını kaydetti.
Doğal yaşam alanlarının korunması bilincinin yerleştirilmesinin hayati olduğunu belirten Seffer, Natura 2000’in amaçlarından birinin bu bilinci yerleştirmek olduğunu ifade etti.
Natura 2000 ağının başlangıcında bazı çekinceler yaşandığını, ancak 50 yıllık bir süreçten sonra başarılı bir proje haline geldiğini dile getiren Seffer, tüm AB ülkelerinin AB direktiflerine göre doğal ortam ve canlı türlerinin önemine göre bölgeler belirleme zorunluluğu bulunduğunu anlattı.
Natura 2000
AB’ye üye olan her ülke, toprakları üzerindeki hayvanlar, bitkiler ve habitatlar açısından uluslararası öneme sahip alanları koruma altına almakla yükümlüdür. Kuzey Kıbrıs’ta ise bu yöndeki çalışmalar AB mevzuatına uyum çalışmalar çerçevesinde yürütülüyor.
Söz konusu bölgelerin koruma ve yönetim planlarının hazırlanması için Mayıs 2008’de merkezi Polonya’da olan Niras şirketinin öncülüğünü yapan bir konsorsiyumla 1.5 milyon Euro tutarında bir sözleşme imzalanmıştı. Projenin finansmanı 259 milyon Euro’luk AB Mali Yardım Paketi’nden karşılanıyor. Projenin dışında aynı bütçeden 3.5 milyon Euro ise 6 bölgede altyapı için harcanacak.