Çevrenin korunmasına 5 milyon Euro yardım

Kıbrıs’ın simgesi olan Beşparmak Dağları ile Akdeniz foklarının yuvalama alanlarının bulunduğu kuzey sahilinin bir bölümü özel koruma altına alınıyor.

Çevre değerlerinin korunması, bazı bölgelerin kullanımının kontrol altına alınması amacıyla Özel Çevre Koruma alanı kapsamına alınan bölgelere yenilerinin eklenmesi çalışmaları sürüyor.

Alagadi bölgesinin Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmesiyle 1997’de başlayan ve Karpaz, Akdeniz köyü ve Gazimağusa Sulak Alanları’nın korunmaya alınmasıyla devam eden uygulama çerçevesinde Kıbrıs’ın bir simgesi olan Beşparmak dağları ile Akdeniz foklarının yuvalama alanlarının bulunduğu kuzey sahilinin bir bölümü de önümüzdeki günlerde koruma bölgesi olarak ilan edilecek.

Maddi imkansızlıklar ve farklı önceliklerden dolayı koruma altına alınan bölgelerin planlanması ve yönetimi için “KKTC’de Potansiyel Natura 2000 Alanları Yönetim Planları Hazırlanması ve Yönetilebilmesi İçin Altyapı Sağlanması Projesi”yle AB Mali Yardım Tüzüğü’nden 5 milyon Euro’luk yardım alınacak.

Çevre Koruma Dairesi Müdürü Hülya Altan, çevre konusundaki çalışmalarda Türkiye’den de yüklü miktarda maddi yardım alındığına dikkat çekti.

AB kriterleri

Konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Çevre Koruma Dairesi Müdürü Hülya Altan ile Çevre Koruma Dairesi Doğal Hayat Şube Sorumlusu Hasibe Kusetoğulları, Özel Çevre Koruma Bölgeleri’nin, mutlak koruma bölgeleri olmadığını kaydederek, amacın nüfus yoğunluğunun o bölgeye daha fazla yaygınlaşmasını ve sürekli kalmasını engellemek olduğunu belirtti.

Özel Çevre Koruma Bölgesi uygulamasının Çevre Yasası’nın 11. maddesi uyarınca 1997’de Alagadi’nin koruma altına alınmasıyla başladığını söyleyen Altan, bölgelerin AB’daki “Natura 2000-Biyolojik Çeşitliliği ve Özel Koruma Alanları Ağı” kriterleri çerçevesinde belirlendiğine işaret etti.

Alagadi, İlk Özel Çevre Koruma Bölgesi

Dünya ve ülke ölçeğinde önemli görülen bölgeleri Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan etme yetkilerinin Çevre Yasası’ndan doğduğuna işaret eden Altan, ilk olarak 1997’de, kaplumbağaların yumurtlama alanlarından biri olan Alagadi’nin koruma altına alındığını belirtti.

Hülya Altan, Alagadi’nin ardından kumullar, kaplumbağa yumurtlama alanları ve özel bitki örtüsünden dolayı Karpaz yarımadasının başlangıç noktasında Ronans Bay ve Ayfilon’un Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildiğini söyledi. Altan, Karpaz Emirnamesi kapsamında Milli Park olarak önerilen bölgenin tamamının Özel Çevre Koruma Bölgesi yapıldığını kaydetti.

Karpaz’a 4 farklı koruma

Karpaz’ın birçok kurum tarafından koruma altına alındığına işaret eden Altan, Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından “Doğal ve arkeolojik sit alanı”, Orman Dairesi tarafından “Orman alanı” ilan edilen Karpaz bölgesiyle ilgili olarak son olarak İçişleri Bakanlığı tarafından emirname hazırlandığını ve Çevre Koruma Dairesi tarafından Özel Çevre Koruma Bölgesi yapıldığını söyledi

Altan, Kalkanlı’da tarihi zeytin ağaçlarının bulunduğu bir alanın da özel koruma bölgesi ilan edildiğini belirtti.

Son olarak Bakanlar Kurulu’nun bu ay aldığı karar çerçevesinde Karpaz yarımadasının güneyinde, milli parkın dışında kalan kaplumbağa yumurtlama ve kumul alanlarının bulunduğu bölgenin Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildiğini kaydeden Altan, Akdeniz köyünde 2 gölet ve Akdeniz foklarının yuvalama alanları bulunan sahilin yer aldığı bir bölgenin özel koruma bölgesi olarak korunmaya alındığını söyledi.

Hülya Altan, sınır belirleme çalışmaları devam eden Beşparmak dağları ile kuzey sahillerinin de önümüzdeki günlerde Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edileceğini söyledi.

AB’den 5 milyon Euro’luk yardım

Çevre Koruma Dairesi Doğal Hayat Şube Sorumlusu ve AB kaynaklı proje sorumlusu Hasibe Kusetoğulları, 1997’den beri ilan edilmeye başlanan Özel Çevre Koruma Bölgeleri’nin, maddi imkansızlıklar ve farklı önceliklerden dolayı planlama ve yönetiminin arzulanan düzeyde gerçekleşemediğine işaret etti.

Kusetoğulları, AB’nin 259 milyon Euro’luk yardım paketinden çevreye ayrılan dilimden yararlanmanın gündeme gelmesiyle “KKTC’de Potansiyel Natura 2000 Alanları Yönetim Planları Hazırlanması ve Yönetilebilmesi İçin Altyapı Sağlanması Projesi”nin hazırlandığını söyledi.

5 milyon Euro talep edilen ve AB’dan onay alan proje çerçevesinde özel koruma bölgelerinin yönetim planlarının hazırlanacağını kaydeden Kusetoğulları, “Örneğin Karpaz’da bilgi-araştırma merkezi kurulacak, piknik alanları ile yürüyüş yolları belirlenecek, kuş gözleme noktaları olacak. Girilebilecek sahiller belirlenecek. Çöpler toplanacak dedi” dedi.

Hülya Altan da, projenin hayata geçmesiyle, alanın kullanımının kurallarla belirleneceğini söyledi. Altan, o bölgedeki çevre özellikleri korunacak şekilde kullanım ve çevre planları hazırlanacağını kaydetti.

Altan, AB kaynaklı projelerin yansıra TC Yardım Heyeti’nden çok yüklü yardım aldıkları Türkiye kaynaklı projeleri de bulunduğunu belirtti.

“Mutlak koruma bölgeleri değil”

Çevre Koruma Dairesi Müdürü Hülya Altan, Özel Çevre Koruma Bölgeleri’nin mutlak koruma bölgeleri olmadığına işaret ederek, “özel çevre koruma”nın, çevre değerlerinin korunması için söz konusu bölgelerin kullanımının kontrol altına alınması anlamına geldiğini söyledi. Altan, “Bazı yerlere belki de hiçbir şey yapılmayacak. Bazı yerlerde sadece inşaata izin verilmeyecek. Bunu da ancak o bölge insanıyla işbirliği içinde yapabiliriz” dedi.

“Korumak için ne yapılıyor?”

Çevre Koruma Dairesi Doğal Hayat Şube Sorumlusu Hasibe Kusetoğulları ise özel çevre koruma bölgesi ilan edip, planlama yaparken amacın doğal değerleri korumak ve ekonomiye katmak olduğunu kaydetti.

Alanların kendi içinde bir yönetiminin oluşturulması ve alanın öncelik sırasına göre sınıflandırılıp, korumak istenen bölgeler için çeşitli düzenlemeler yapmak gerektiğini söyleyen Kusetoğulları, “Hangi alanı en elverişli şekilde ekonomiye katkı koyarak kullanabiliriz ki korumak istediklerimizi de koruyalım” dedi.

“İnsan yoğunluğu minimize edilmeli”

Kusetoğulları, nüfus yoğunluğunun o bölgeye daha fazla yaygınlaşması ve sürekli kalmasını engellemenin amaçlandığına işaret ederek, şöyle devam etti: “Yapı doğayı kirletmez. İnsan kirletir. Hayvanları korkutan, öldüren, bitkilere zarar veren insandır. Yapı yapmasanız bile insanlar o bölgede çadır kurup, kalırsa, yine aynı zarar verilir. İnsan yoğunluğunu minimize edecek şekilde düzenleme yapmak ve kontrolü sağlamak gerekir ki o bölge zarar görmesin. Doğal değerler korunsun”

Özel Çevre Koruma Bölgeleri’nde yönetim planı yapılırken, özel mülk sahipleri ile devlet arazilerinin ne şekilde kullanılacağının da planlandığına işaret eden Kusetoğulları, bugüne kadar bu çalışmayı sadece Alagadi’de yaptıklarını ancak kurmayı planladıkları araştırma ve bilgi verme merkezinin ekonomik nedenlerden dolayı oluşturulamadığını söyledi.

“Vatandaş desteği şart”

Hasibe Kusetoğulları, özel çevre koruma bölgesi ilan edilen bölgelerde amaca ulaşmak için bölge halkının da bu işin faydasına inandırılıp, işin içine katılması gerektiğini söyledi.

AB destekli Doğal Koruma Projesi kapsamında Karpaz Çevre Koruma Bölgesi için

yönetim planı hazırlanırken, halkın katılımını sağlayacaklarını kaydeden Kusetoğulları, “Örneğin Dipkarpaz köyünde atölye çalışması yapılacak. Seminerler düzenlenecek. Halkın görüşleri alınacak. Ve ondan sonra yönetim planı sonuçlandırılıp, Bakanlar Kurulu’nun onayına sunulacak” dedi.

Kusetoğulları, şöyle devam etti: “O insanlara doğal ortamın değerini anlatmazsanız oradaki insanlara, onlar da, Karpaz’da olduğu gibi, bitki ve hayvanların onlardan daha değerli olduğu düşüncesine kapılır. Ancak onlara bölgenin korunmaması halinde ekonomik değerin de yok olacağını ve bölgeye hiç turist gelmeyeceğini anlatmak lazım”