TDP: Önlem alınmazsa çözüm bile çevre sorununu çözmeye yetmeyecek

TDP, hazırladığı çevre raporunu, dün bir basın toplantısı ile açıkladı:
Toplumsal Demokrasi Partisi (TDP) Çevre Komitesi, hükümetin ülkeye sahip çıktığını ispatlayacak icraatları hayata geçirmesi gerektiğini belirterek, önlem alınmazsa, Kıbrıs sorununa bulunacak olası çözümün bile yaşanan çevre tahribatı sorununu çözmeye yetmeyeceğini savundu.
TDP Çevre Komitesi’nin hazırladığı rapor, dün TDP Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında açıklandı. Genel Sekreter Asım İdris’in de katıldığı toplantıda, raporu, çevre komitesi başkanı Arman Anık açıkladı.
Anık, içerisinde yaşanılan ekosistem’in sahip olunan en önemli değer olduğu bilinciyle, ülkede yaşanmakta olan yapısal ve görsel çevre tahribatlarına dikkat çekmek istediklerini belirtti.
Anık, raporda yer alan ifadelerin soru niteliğinde olduğunu ve ilgili mercilerin cevaplarının titizlikle incelenerek gerekli takip ve çalışmanın sürdürüleceğini kaydetti.
TDP Çevre Komitesi’nin, gündemde olan konulara ilave olarak, halkın gündeminden düşmediği halde yeterince ön plana çıkmayan/çıkarılmayan noktalara da cevap aradığını ifade eden Anık, raporda, “hayatı kabusa çeviren trafik sorunu, gürültü kirliliği gibi konulara girilmeden, doğal kaynakların yağmalanması ve tüketilmesinin, odak olarak seçildiğini” kaydetti.
İskele’nin son günlerin tartışmasız en önemli odak noktası olduğunu belirten Anık, gerek “Karpaz’da yaşanan elektrik konusu, gerek Bafra yöresindeki doğal güzelliklerin “yok edilişinin”, bölge halkını olduğu kadar, tüm halkı rahatsız ettiğini belirtti.
Rapor
Raporda bölgeye ilişkin, yetkililerden yanıt talep edilen soruların bazıları şöyle:
“30 bin kişiye yetecek kadar elektrik enerjisi, bölgeye hangi amaçla götürüldü ? Neden ihtiyaç oranında yenilenebilir enerji arayışına girilmedi? Bölgeye ilişkin olarak proje hazırlığı içinde olan TC’li iş adamları kimler, bunlara ne vaatler verildi? Bölgede hızla arazi arayışına giren yerli inşaat firmaları hangileri? Hazırlanan Milli Park Yasası, neden yapılaşmayı önlemekten çok, düzenlemek üzerine kuruldu?
Çevre Yasasında açıkça ‘Büyük altyapı projeleri için ÇED raporu ön koşuldur’ ibaresi varken, elektrik altyapısı, bölgeye ÇED raporu olmadan nasıl götürüldü ?”
Anık, Bafra Turizm Bölgesinin atık suyunu arıtmak üzere kurulan tesisin kapasitesi karşılanmadığı için çalışmadığı ve bölgede faaliyetini sürdüren tek turistik tesis olan Kaya Artemis Otel’in kurulan paket arıtmada, üçüncül arıtma yapmadan, atık suyunu gerekli derinliğe ulaştırmadan denize boşalttığının doğru olup olmadığını da sorarak, bu durumun sahil şeridini tehdit ettiğini, temel sıkıntının ÇED raporu olmadan otel inşaatının yapılması ve raporun sonradan hazırlanması olduğunu savundu.
Raporda bölgedeki otel ve kamp yerlerinin atık sularının nereye aktığı ve konuya ilişkin denetim yapılıp yapılmadığı da sorgulandı.
Raporda, İskele ilçesinin çöp depolama alanının toprağının geçirgen yapıda olduğu belirtilerek, “çöplerden sızan atık suların, yeraltı su kaynaklarını kirlettiği olasılığı hiç irdelenmiş midir?” denildi.
Raporda, “Cyprus Gardens ve İstanbul Plajı arasında kalan koruluk alan, Letonya ve Kotitaş isimli iki TC’li şirkete kiralanmış mıdır?” denilerek 2004 yılında CTP-DP döneminde alınan bakanlar kurulu kararının anayasanın 159’uncu maddesine aykırı olduğu savunuldu.
Raporda, Kaplıca köyü ile Yenierenköy arasına yapılacak olan yolun yapımından sonra olabilecek olumsuz gelişmelerden duyulan endişe dile getirildi. Ayrıca, Kalecik elektrik santralinde baca filtresinin çalıştırılıp çalıştırılmadığı sorgulandı.
Anık, “en tehlikeli katı atık türü olan tıbbi atıkları” ciddi miktarda üretecek olan ‘Yeni Gazimağusa Devlet Hastanesi’ projesi için ÇED raporu hazırlanıp hazırlanmadığını sorarak, söz konusu projenin inşaat ruhsatı alınmadan tamamlandığını belirtti.
Anık, Serbest Liman ve Tuzla köyündeki asbest çatı kaplamalar, Gazimağusa Belediyesi ile DAÜ ortak yapımı olan Kültür Sanat Merkezi Binası inşaatı için ÇED raporu alınıp alınmadığı, Tatlı Su Gölü diye bilinen alanın, halkın kullanımına uygun hale gelmesi için proje olup olmadığını sordu.
Anık, Lefkoşa bölgesindeki çevre konularını da irdeleyerek, Haspolat Atıksu Arıtım tesisinin yeni teknolojiden yararlanarak kullanma ve sulamaya uygun su geri kazanımı sağlayacak hale getirilmesiyle ilgili proje olup olmadığını, inşaatı sürmekte olan iki büyük otelin Lefkoşa imar planına uygunluğunu, Beşparmaklardaki kontrolsüz Taşocağı yapılanmasının nasıl çözümleneceğini sorguladı.
TDP Çevre Komitesi raporunda, Girne’de, “denizde yaşanan kirliliğin sebepleri” irdelenerek, bölgedeki çeşitli turistik ve diğer tesislerin atık sularının kontrolsüzce denize bırakılıp bırakılmadığı, Teknecik elektrik santralinde baca filtresi olup olmadığı sorularına yer verildi.
Yetkililer yanıtlasın
“Çarpık yapılaşma ve kaçak yapılan yapıların yasal zemine oturtulması” gibi iddialarda bulunulan raporda, yetkililerden şu sorulara yanıt istendi:
“Girne evsel arıtma tesisindeki sorun giderildi mi ? Henüz işletmeye alınmayan yeni tesise dair Çevre Mühendisleri Odası’nın yaptığı uyarı dikkate alınarak ve Mayıs ayına kadar arıtma kapasitesinin artırılması yönelik bir çalışma başlatıldı mı ? Yıllardır var olan ve artan hızla büyüyen su yetmezliği ve kalite bozukluğu sorunları varken bölgedeki golf sahasının denizden su arıtma tesisini çalıştırmayarak, yeraltı su kaynaklarını tükettiği iddiası doğru mu ? Doğru ise ne gibi yaptırımlar uygulanacaktır ?”
Güzelyurt bölgesine ilişkin ise yetkililere şu sorular soruldu:
“Bölgenin evsel atık su arıtımını yapacak merkezi bir tesis planlanıyor mu ? Bölgede katı atık planlaması ne aşamada ? Bölge’de varolan yeraltı su kaynakları korunması konusunda herhangi bir denetim mekanizması var mı ? Özellikle ODTÜ kampüsünün büyümesi ile ortaya çıkmaya başlayan çarpık yapılaşma ile ilgili olarak bir master plan hazırlandı mı ? Bölgedeki taşocağı sorunu kontrolsüzce daha ne kadar büyütülecektir ?…”
TDP Çevre Komitesi’nin raporunda çözüm önerliler, kısa, orta ve uzun vadeli öneriler olarak yer buldu. Kısa vade için öneriler şunlar:
“Çevre Yasası hızla AB normlarına uygun hale getirilmeli ve özellikle yasanın ihlali durumunda öngörülecek cezalar caydırıcı olmalı. Yeni yasa kapsamına ‘Stratejik ÇED’ kavramı mutlaka eklenmelidir. Karpaz, Bafra, Kormacit Burnu gibi bölgelerde önce bu mekanizma çalıştırılarak, bölgelerin esas potansiyelleri belirlenmeli ve bu bilimsel çalışmalar ışığında gelecek planlanmalı.
Arıtma sorunu bulunan ve denizlerimizi kirleten otel, turistik tesis ve diğer işletmeler bu yeni yasa kapsamında faaliyetleri durdurularak cezalandırılmalı. Taşocakları sıkı bir şekilde denetlenmeli. Su tüketimi konusunda toplum kampanyalarla bilinçlendirilmeli, belli limitlerin üzerinde su tüketimi farklı fiyatlarla değerlenmelidir. Ülkede villalardaki yüzme havuzlar dahi denetime tabii tutulmalı.
Orta vadeli öneriler şunlar:”Alternatif enerji kaynaklarının, özellikle güneş ve rüzgar enerji kaynaklarının kullanımı; vergi indirimleri ve Güney Kıbrıs dahil, birçok AB ülkesinde uygulanan teşviklerle artırılmalı. Haspolat Arıtma Tesisi için gerekli modernizasyon hızla yapılmalı, elde edilecek su Mesarya’da tarım alanlarında kullanılmalı. Özellikle büyük şehirlerin kanalizasyon çalışmaları için Belediyeler teşvik edilmeli, kanalizasyon sistemlerinden elde edilecek atık sular merkezi arıtma sistemleri ile tarımda kullanılabilecek hale getirilmeli. Hazırlanan katı atık master planının çalışmalarına vakit kaybetmeden başlatılmalı. Ülkenin su sorununu çözmek için evsel atık sular da dahil tüm atık suların arıtılarak geri kazanımı sağlanmalı. Bu sular uygun sistemlerle tekrar kullanıma sunulmalı.”
Komitenin uzun vadeli önerisi ise toplumun doğru bilinçlendirilmesi için ilkokuldan itibaren müfredata ‘Çevre Bilinci’ dersi konulması.
TDP Çevre Komitesi, CMC bölgesine yıllar sonra “neşter vurulmasını”, ülkenin su sorunun hafifletmek için “popüler ve rasyonellikten uzak ‘Balonla su taşınması’ fikrinden vazgeçilerek denizden su arıtımının ön plana çıkarılması”, katı atık yönetimi konusunda hiç değilse bir master planın ortaya çıkması da olumlu gelişmeler olarak değerlendirdi.
Raporda, “egsoz emisyonları ile ilgili yasa olumlu bir adım olsa da, bu yasanın çevre endişesinden çok, mali endişeler dikkate alınarak çıkarıldığı inancındayız” denildi.
Anık açıklamasında, komitenin hükümetten, ülkeye sahip çıktığını, her alanda icazetsiz bir gelecek için mücadele etme iradesine sahip olduğunu halka ispatlayacak icraatları hayata geçirmesin, beklediklerini söyledi.
“Özellikle yabancı sermayeye peşkeş çekilmesine direnmenin, bu yolda önemli bir adım olacağı” görüşünü savunan Anık, “Bir gün Kıbrıs sorununa bulunacak olası çözüm bile yaşanan çevre tahribatı sorununu çözmeye yetmeyecektir'” dedi.