Dipkarpaz Milli Park alanına nakil hatlarla elektrik götürülmesi, uzman raporları ve sivil toplum örgütlerinin tüm tepkileri ve mahkeme sürecine rağmen devam ederken, hükümet çevre düşmanlığını daha da ileri götürerek yeni bir doğal güzelliği kelime oyunları arasında yok etmek için düğmeye bastı.
Altınova ile Çınarlı köyleri civarında bulunan, Pluşa Manastırı ile İncirli Mağara arasında uzanan İpsaro tepesi üzerinde, alçıtaşı çıkarılması amacıyla 5 işletmeye çalışma izni veren Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, yanlış ifadeler kullanarak bu konuda yükselecek tepkinin önüne geçmeye çalışıyor.
Ercan-İskele yolunda ilerlerken Akova köyünden Beşparmaklara baktığınızda karşınızda kuru bir tepe görürsünüz. İşte, “doğal güzellik” nitelendirmesini bu kuru taşlık tepe için söylüyoruz. Çünkü, bu tepenin arkası ile dağın arasındaki vadi, ülkemiz kıstaslarında bir cennet parçası.
Ama, bu güzellik göz ardı edilirken, 3-4 bin yetişkin ağaçtan oluşan orman, sebze-meyve bahçeleri, Güney Kıbrıs’ta bile görülemeyecek kadar güzel harup ile zeytin ağaçları ve pınarların, birileri alçıtaşı çıkartacak diye yok olacağı da toplumun bilgisinden uzak tutuluyor.
Hatta, madencilik faaliyetleriyle topografyası değişecek bölgenin su kaynaklarının da olumsuz etkileneceği göz ardı edilerek, tepenin yok edilmesine bu güzelliklerin bulunduğu taraf yerine diğer cephesinden başlanacağı belirtilerek, doğal güzelliklerin korunduğu mesajı verilip halkla alay ediliyor.
KEMA Vakfı Başkanı Orhan Aydeniz’nin gözümüzün içine kadar soktuğu bu çevre felaketi tehlikesiyle ilgili savunmaya geçen Doğal Kaynaklar ve Çevre Bakanı Asım Vehbi, bu bölgenin kazılıp alçıtaşı çıkartılması için izin verilmediğini belirtirken, yakında başlayacak kazıların 2002-2003 yıllarında verilen izinler olduğunu söyleyerek, hem kendi içinde çelişti, hem de sorumluluğu geçmiş hükümete attı.
Geçmişte, doğal güzelliklerin bulunduğu cepheden kazının yapılması için verilen iznin dondurulduğunu, kendilerinin ise iznin yerini değiştirerek, alçıtaşı çıkartılma izninin tepenin kuru olan tarafı, yani Güney kısmı için verildiğini belirtti.
Bakan Vehbi, kelime oyunlarına başvurarak halkı aldatmak için “izin vermedik, çevreyi korumak için iznin yerini değiştirdik” söylemleriyle kendini masumlaştırma rolüne büründü.
Asım Vehbi, madencilik faaliyetlerinin bölgeye etkisinin, izin verilen yerin değiştirilmesiyle ortadan kalkmayacağını biliyor. Çünkü bu konuda kendi uzmanlarının hazırladığı ve dikkate almadığı bir ÇED raporu bulunuyor.
Bölgeden alçı taşı izninin kimlere verildiği, kimlerin bu izini kopartmak için hükümet nezdinde ne tür yöntemler izlediği, bu izni kapanların dağı yutarak kaç köşe döneceğinden çok; beni ilgilendiren, bu faaliyetin başlamasıyla uzaktan görülemeyen güzelliklerin yok olacağı, insan ve hayvan yaşamının ne hallere düşeceğidir.
Bakan Vehbi’den Karpaz konusunda göstermeye cesaret edemediği iradeyi, bu tepenin ve bölgedeki güzelliklerin yok edilmesinin önüne geçmek için koymasını ve bir hukuk devletinin bakanı olduğunu anımsayarak hükümetten gelen baskılara karşı direnip uzmanların raporlarını dikkate alması bekleniyor.